19 Ekim 2017 Perşembe

J.JEFFREY: BÜTÜNLÜĞÜ KORUMAK ZORDUR, AMA BÖLÜNMEK ÇOK DAHA ZOR



BÜTÜNLÜĞÜ KORUMAK ZORDUR, AMA BÖLÜNMEK ÇOK DAHA ZOR

James Jeffrey (ABD’nin eski Irak ve Türkiye büyükelçisi; hâlihazırda Amerikan bölgesel, diplomatik ve askeri stratejisinin yanısıra Türkiye, Irak ve İran’a odaklandığı Washington Enstitüsü kıdemli üyesi)
The Cipher Brief, 17.10.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Kürtlerin kontrolündeki Kerkük şehrine Irak askerî birliklerinin baskınına baktığınızda bunun nasıl gerçekleştiğine dair ilk intibalarınız nelerdir?
Bunun gerçekleme nedeni, (IKBY Başkanı Mesud) Barzani’nin hayatî bir hata yapması. ABD’nin ve Türkiye’nin sadece onun bağımsızlığa doğru ilerleyişini değil, aynı zamanda (…) Kerkük bölgesini almasını da destekleyeceğini düşündü. Ama bu gerçekleşmedi.
İkincisi, bunu yapmakla Barzani, Amerikan yönetiminin geçen cuma günü ilan ettiği ve fakat hala daha oluşum aşamasındaki İran karşıtı stratejini büyük ölçüde sabote etti. Zira ABD olarak bizim ihtiyacımız olan şey, İranlılara karşı hedeflerimizde Kürtlerin büyük oyuncu olacakları bir ve bütün Irak’tı. Şu an Kürtler çok kötü bir şekilde kendilerini tecrit etmiş oldular.
Kerkük’te büyük bir silahlı çatışma türü vakalar yaşanmadığı (…) ve ABD, Kürtleri IŞİD sahneye çıkmadan evvelki sınırlara geri dönmesi (…) için bastırma pozisyonunu benimsediği sürece bunu çözme imkanınız var. ABD aynı zamanda Irak ordusu ve Haşdi Şa’bî birliklerinin bu bölgelere girmemesi sözünün yeniden altını çizerek pekiştirmeli.
Üçüncüsü, ABD, Irak’ın kuzeyi ve güneyinden petrol ihracatında ve petrol gelirlerinin paylaşımında hakkaniyetli bir çözüm için Bağdat, Erbil ve Ankara’yla çalışmalı. ABD daha evvel bunu defalarca kısmî bir başarıyla yaptı; bu, çözülebilir bir problem ama (IKBY’nin ana petrol ihracat ortağı olan) Türkiye’nin de sürece dahil olması lazım. ABD’nin burada ana oyuncu olma nedeni, petrol gelirlerinin New York Federal Rezerv Bankası’nda biriktirilmesi. Petrol meselesi Bağdat ile Erbil arasındaki kilit ihtilaf mevzuu.
Ayrıca ABD’nin bütüncül bir Irak’a desteğini pekiştirmesi, uzunca bir süredir önemli bir hedef olduğunu vurguladığım şeye bizi zımnen götürmüş olacaktır: Biz Irak’ın diğer kısımlarında kalamasak bile kuzeyde askerî mevcudiyetimizi koruyacağız.

Peki, şimdiye kadar Trump yönetiminden buna dönük herhangi bir hareket gördünüz mü?
Trump yönetiminin bu konuyu düşündüğünü zannediyorum. Şahıslara inmeden, diyebilirim ki şu an Suriye ve Irak politikası, tek meselenin cihatçılarla savaşmak olduğunu düşünen Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları çalışanlarca yürütülüyor. Zira cihatçılarla mücadele, işin kolayı olup bunda kazanıyoruz. İran ise çok zorlu bir mücadele; ama Suriye’de İran’la baş etme konusunda Ruslara ve Irak’ta da (Irak Başbakanı Haydar) el-İbadi’ye güvenebiliriz. Bu, mutlak bir felaketi önlemenin bir reçetesi.
Amerikan yönetimi bu spesifik meseleyle baş etmek için alışıldık otomatik duygusal tepkileri verecektir: “Herkes [masada] konuşsun, silahları sustursun”. Ancak yukarıda bahsettiğim, benim son derece sınırlı Diplomasiye Giriş dersi seviyesindeki politika eylem planıyla birlikte… Yani her iki tarafı da masaya çekmek için Amerikan Merkez Bankasını bir koz olarak kullanmak, müzakerelere dahil etmek için Türkiye’yle ilişkilerimizden istifade etmek ve yerel aktörlere bütüncül bir Irak taahhüdümüzü sürdürme konusunda -en azından bir askerî birliğin varlığıyla zımni olarak- güvence vermek.
Bu tür bir ufacık diplomatik adım dahi, bizim Suriye ve Irak topraklarındaki gerçek tehdidimiz olan İran’a karşı yine Suriye ve Irak’ta ne yapmak istediğimiz konusunda biraz olsun bir fikir sahibi olmamızı gerektirmekte. Ama şu an için böyle bir şey yok. Körfez’i hava savunma sistemine entegre etme gibi şeylerden bahsediliyor ki bu sadece kullan-at tarzı [yani geçici] bir teknik politika.
Burada kazançlı bir rol oynama fırsatına sahibiz; ancak Trump yönetiminin bu fırsatı yakalayıp yakalamayacağını bilmiyoruz.

Irak’ın bir bütün olarak kalıp kalamayacağına dair o eski soruya dönersek, sizce bu kriz sözkonusu tartışmayı nasıl besliyor?
Irak’ın bir ve bütün olarak kalması hep zordu, ama bölünmesi çok daha zor. Esasen IŞİD bir Sünni Arabistan kurmak için Irak’ın bir parçasını koparmaya kalkıştığında doğurduğu sonuca bir bakın. Hâlihazırdaki kriz Kürdistan’ın kopmaya kalkışması ki onun da akıbetine bakın. Irak’ta birliği muhafaza edici merkezcil güçler, merkezkaç kuvvetlerden daha güçlü olma eğiliminde.
Birincisi, daha evvel yaptığım Diplomasiye Giriş seviyesindeki politika önerilerim arasında yer alan bütüncül bir Irak’ı korumak, bu krizde yapılması gereken en cazip şey; bu bizim Irak’taki geleneksel duruşumuz ve aslında Kosova ve Güney Sudan dışında her yerde izlediğimiz tipik bir duruş. Ancak ikincisi, bütüncül bir Irak’ı desteklediğimizi söylememek veyahut kapıyı açık bırakmayıp bu aşamada sahada bu denli tehlikeli bir durumda (…) akıllı ve yaratıcı olmaya çalışmamak benim destek vereceğim bir politika değil.
Ekmek kapısında dur. Birlik ve bütünlüğü vurgula; de ki biliyoruz bu zor ama alternatifi daha beter.

Bu krizle birlikte görünen o ki iktidardaki KDP ile KYB arasında fiiliyatta bir bölünme zaten varmış. Kerkük’teki KYB peşmergeleri, ilerlemekte olan Irak askerî birlikleriyle bir anlaşama bile yapmış olabilir. Sizce Barzani şu an ne düşünüyordur? Kürtler bu durumdan nasıl geri adım atıp bellerini doğrultabilir?
Bellerini doğrultacaklar; zira bir kez daha Irak’taki gidişat, Irak’ın bir ve bütün kalması ve KDP ile KYB’nin ihtilaflarını iğreti de olsa giderilmesi gibi, genel olarak beklenen yönde ilerliyor. Çünkü insanları bir arada tutan güçler, Irak’ın parçalanması için bastıran güçlere kıyasla çok daha kuvvetliler.

En azından Kerkük çevresinde Kürtler tarafından ele geçirilen alanlar neredeyse tamamen petrol sahalarıydı ve bu, Kürdistan’dan yeni bir Kuveyt yaratma planının bir parçasıydı. Bu fikir, KDP’yle ve Mesud Barzani’nin bizzat kendisiyle yakından bağlantılıydı. KYB, bu anlaşmada kendi haklı hissesini hiçbir zaman alamadı; yine onlar, etrafa saçılan muazzam miktardaki paradan da hak ettikleri paylarını elde edemedi. Türkiye’yle petrol ihracat anlaşması da dahil bütün anlaşmaları yapan Barzani’ydi; dolayısıyla KYB bu sahalar için ölmeyi göze almadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder