2 Ağustos 2017 Çarşamba

D.IGNATIUS: CIA’İN ESED KARŞITI PROGRAMINDAN VAZGEÇMESİNİN ANLAMI



CIA’İN ESED KARŞITI PROGRAMINDAN VAZGEÇMESİ NE ANLAMA GELİYOR?

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 20.7.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

CIA’in Suriyeli isyancılara gizli yardım programı neyi başardı? Tuhaf bir şekilde belki de en büyük sonucu, programla tasarlananın tam aksine, Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’i kurtarmak için 2015’te Rus askerî müdahalesini tetiklemesi oldu.
Suriye, CIA’in paramiliter faaliyetlerinin bahtsız tarihine bir sayfa daha eklemiş oldu. Bu tür çabalar, başkanlara topyekûn bir savaşa girmek dışında politika seçenekleri sunmak gibi bir değerli hedefle başlar. Ama çoğunlukla, isyancıların, –siyasi rüzgârlar değiştiğinde ortadan kalkan– Amerikan desteği vaadiyle “akıllarının çelinip ardından da yüzüstü bırakıldıkları”nı hissettikleri bir keşmekeşle sonuçlanır.
Bir Suriyeli muhalif lider, isyancı yoldaşlarının şu an içinde bulunduğu tehlikeyi bana şu şekilde vurguladı: “ABD’yle çalışmaya karar vermiş gruplar zaten çoktandır radikallerin hedefiydi, ama bundan böyle kendilerini savunamayacaklar.”
Suriye programının çöküşü bu hafta Washington Post haberiyle ifşa oldu ama Başkan Trump başa geçtiğinden beri zaten çözülme sürecindeydi. Trump, Suriye’yi istikrara kavuşturmak için Rusya’yla daha yakından çalışmak istedi ve dolayısıyla Moskova’nın müttefiklerini hedef alan bir program uygun düşmedi. Beyaz Saray’ın kendi Suriye politikası, yarı olgunlaşmış varsayımlar ve çatışan hedeflerle bir karmaşa niteliğinde; ama bu bir başka yazının konusu olacak.
Suriye örtülü harekât programının yükselişi ve düşüşü, Amerikan cephaneliğindeki bu en hassas silahla ilgili bazı faydalı dersler sunuyor. Özetlemek gerekirse, bu program son derece gecikmiş, son derece sınırlı ve Türkiye ile Suudi Arabistan gibi şaibeli ortaklara fazlaca bağımlıydı. Evet, Esed’i tehdit edecek ve Rus müdahalesini tetikleyecek kadar etkiliydi, ama galip gelecek kadar güçlü değildi. Belki de daha beteri, CIA destekli savaşçılar siyaseten o denli bölünmüş ve radikal muhalif gruplarla iç içe geçmişlerdi ki isyancılar, varlıklarını bağımsız olarak sürdürebilir bir siyasi gelecek hiçbir zaman vaat edememişlerdi.
Bu, CIA’in çabası beyhudeydi anlamına gelmez. Türkiye ve Ürdün’deki gizli harekât merkezlerinden yürütülen program, onlarca askerî gruba yüz milyonlarca dolarlık para pompaladı. Konuya vâkıf bir yetkilinin tahminlerine göre, CIA destekli savaşçılar geçtiğimiz 4 yılda 100.000 Suriye askerini ve müttefikini öldürebilirdi. 2015 yazında isyancılar, Esed’in anavatanını ve bölgedeki Rus üslerini tehdit ederek kuzey sahilindeki Lazkiye’nin kapılarına dayanmıştı. İsyancı savaşçılar Şam’a doğru da ilerliyordu. [Z.T.K. Muhalifler Lazkiye kapılarına dayandıklarında ilerleyişlerini nasıl durdurttuklarından hiç bahsetmiyor Ignatius!]
CIA analizcileri o yaz, isyancıların, yerine güçlü ve ılımlı bir hükümet kurmaksızın Esed’i devirecekleri “felaketvari bir başarı”dan bahsetmeye başlamışlardı. 2015 Haziran’ına ait bir yazımda bir Amerikan istihbarat yetkilisinden bir alıntı yapmıştım: “Mevcut gidişata göre Esed sonrası Suriye’sini düşünmeye başlamanın vakti geldi.” Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin aynı gidişatı temkinle gözlemliyordu, özellikle de Temmuz ayında (…) İranlı Tümgeneral Kâsım Süleymani’nin Moskova’ya acil ziyaretinin ardından.
Putin mesajı almıştı: Suriye savaşındaki dengeleri kesin olarak değiştirecek şekilde Eylül 2015’te askerî olarak müdahale etti. Trump’ın CIA programını durdurmakla yaptığı, aslında karadaki bu gerçeği fiilen kabul etmek.
Peki, ABD farklı bir sonuca ulaşmak için daha evvel neler yapmalıydı? CIA programını yakından takip etmiş Amerikalı ve Suriyeli yetkililerden toparladığım bazı fikirleri şu şekilde sıralamak mümkün:
·        CIA desteği çok daha evvel, 2012’de daha henüz radikaller fazla güçlenmemişken ve ılımlı bir güç inşa edilebileceğine dair hala daha bir ümit varken başlayabilirdi. 2013’te bu program başladığında askerî muhalefette cihatçılar ve savaş ağaları hâkim hale gelmişlerdi.
·        ABD isyancılara uçaksavar silahları verebilir ve böylelikle kontrolleri altındaki bölgeleri Esed’in kanlı bombardımanlarından korumalarını sağlayabilirdi. İsyancılara eğitimlerde bu tür silahların kullanımı öğretildi, ama savaş alanında bunları hiçbir zaman kullanamadılar.
·        ABD İran’la nükleer müzakereleri yürütürken Suriye’deki İranlıları öldürmek istemedi. Putin’in müdahalesi sonrası ise ABD bu defa Ruslardan kaçındı. Bu sınırlamalar sağduyulu/ölçülü olmakla birlikte Amerikan destekli askerî operasyonları kısırlaştırdı.
·        ABD, CIA’in örtülü operasyonuyla uyumlu bir siyasi stratejiye sahip değildi. Suriye hikâyesini çok yakından takip eden eski bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi olan Fred Hof dedi ki “Net bir şekilde telaffuz edilmiş bir milli güvenlik hedefi ve buna eşlik eden bir strateji namına ortada hiçbir şey yoktu.” Bir başka yetkili de dedi ki, Amerikan çabası “birbirinden apayrı fraksiyonları birleştiren bir araç olarak kullanılmak yerine” –farkında olmayarak– “devasa bölünmeler ve rekabetler yarattı.”

CIA’in Suriye’nin batısındaki Esed karşıtı programının üzücü çöküşünü doğusundaki İslam Devleti’ne karşı şiddetlenen harekâtla bir kıyaslayın. Aradaki fark nedir? Doğuda, karada Amerikalı savaşçılar ve havada Amerikan savaş uçaklarıyla destekli motive olmuş, iyi örgütlü Suriyeli savaşçılar var. Bu oyunda yarı yol, olunması gereken yer değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder