9 Nisan 2017 Pazar

D.IGNATIUS: ALTI SENE SONRA ARAP BAHARI’NA BİR BAKIŞ



ALTI SENE SONRA ARAP BAHARI’NA BİR BAKIŞ

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 6.2.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

NOT: CIA ve Amerikan yönetimindeki etkili kişilerle sıkı bağlantıları olan ve yazılarında içeriden önemli bilgiler veren David Ignatius’a ait bu blogda yer alan 64 yazının tercümesini toplu olarak okumak için TIKLAYINIZ

Arap Baharı artık mazide kalan bir hatıra gibi görünebilir. Ancak Arap ve Amerikalı uzmanlardan oluşan bir ekibin kaleme aldığı yeni bir rapor, Ortadoğu çapında insanların altı sene evvel Tahrir Meydanı’ndaki protestocuları harekete geçiren daha iyi bir yönetişim ve hukuk devleti özlemini hala daha aynen hissettiği iddiasında.
Daha modern ve adil bir yönetim vizyonunun devamlılığını hatırda tutmak önemli, hele de Trump yönetiminin tehdit edici İslamcı aşırıcılık imajına aşırı bir şekilde odaklandığı bir dönemde. Bu rapor, Ortadoğu’daki Müslüman çoğunluklu devletlerin vatandaşlarının ekseriyetinin Amerikalıların sahip olduğu adalet, onur, özgürlük ve refahı talep ettiğini hatırlatıyor.
(…)
Carnegie Uluslararası Barış Vakfının geçen hafta yayınladığı “Arap Kırılmaları: Vatandaşlar, Devletler ve Toplumsal Sözleşmeler” başlıklı rapora göre [Z.T.K. rapora erişmek için TIKLAYINIZ], bu tersine dönüşlere rağmen Araplar, hala daha iyi bir yönetişim gündemini sahipleniyor. Rapor yazarlarının başında eski Ürdün Dışişleri Bakanı Mervan Muaşir geliyor [Z.T.K. Muaşir’in daha evvel tercüme ettiğim “Arap Dünyası için iktisadi ültimatom” başlıklı önemli yazısını okumak için TIKLAYINIZ]. Raporun kaleme alınmasında 3 Arap ve 3 Amerikalı ona eşlik etmiş.
Bu çalışma için 103 önde gelen Arap’la yapılan ankete göre, otoriterlik ve yolsuzluk bölgenin en temel iki meselesi; katılımcıların sırasıyla 65’i ve 48’i bu yönde görüş bildirmiş. Bu yönetişim meseleleri terörizmden, mezhepçi çatışmalardan veya diğer güvenlik meselelerinden çok daha önemli görülüyor.
Rapora göre, “Arap isyanlarından bu yana geçen altı senede Arap devletlerinin çoğu yönetim krizi içinde.” Buna komşularına kıyasla çok daha istikrarlı, ama vatandaşları halen daha serbest ve dinamik bir siyasi hayata aç durumdaki Ürdün ve Suudi Arabistan gibi monarşilerin çoğu da dâhil.
Rapor, 2006 yılından bu yana Princeton ve Michigan üniversiteleri ile Arap Reform İnisiyatifi adlı bir grup tarafından iki yılda bir 15 Arap ülkesinde yapılan ve Arap halkının nabzını tutan “Arap Barometresi” araştırmasından da istifade etmiş. Bulgular, Arapların daha iyi ve daha serbest bir siyasi sistem arzusunu yansıtıyor. Geçen sene yapılan son araştırmaya göre yolsuzluk ve ekonomi en baş iki problem.
Araştırmaya katılanlar şaşırtıcı bir şekilde sorulara açıkça cevap vermişler. Hükümetlerinin “az veya çok” yolsuzluğa bulaşmış olup olmadığına dair soruya, Tunusluların %90’ı, Mısırlıların ve Cezayirlilerin %84’ü, Filistinlilerin %83’ü, Faslıların %76’sı ve Ürdünlülerin %63’ü yolsuzluğun var olduğu cevabını vermiş.
İnternet, Arap dünyasını Batılıların ekseriyetinin fark ettiğinden çok daha fazla dönüştürdü. Carnegie çalışmasına göre, Araplar günde ortalama 5 saatten fazla internetteler. 2014’te Suudiler, bir günde toplam 90 milyonluk izlenmeyle, dünyada kişi başına YouTube video izlenmesinde en baş sıradaydılar ve yine Suud, %33’le dünyada en yüksek Twitter yaygınlık oranına sahip. 2014’te Arap dünyasında atılan günlük tweet sayısı 17 milyondu.
İnternet sayesinde vatandaşlar kendilerini hem birbirleriyle hem de dış dünyayla bağlantılı hissediyorlar. Talepleri, hükümetlerini eleştiri hakkı da dâhil, temel insan hakları. Şaşırtıcı bir şekilde, 2016 Arap Barometresine göre, kendisiyle anket yapılanların 2/3’si korkmadan hükümetlerini eleştirebildiklerini düşünüyor.
Daha iyi bir yönetişim tutkusu önemli; zira perişan bir manzaranın ortasında bu talep hala dillendiriliyor. (…) Rapora göre, 2015’e gelindiğinde 143 milyon Arap, savaş altındaki veya işgale uğramış ülkelerde yaşıyorlar. Araplar dünya nüfusunun sadece %5’ini oluştururken mültecilerin yarısı Arap ülkelerinden.
Arap dünyasının çoğunda polis devleti taktiklerinin sürdürülmesi, raporda, siyasi gelişimdeki gecikmelerin sorumlusu olarak açıkça suçlanıyor: “Arap devletlerinde güvenlik sektörünün ve silahlı kuvvetlerin hâkimiyeti, bölgenin mevcut siyasi ve yönetişim krizlerinde büyük ölçüde pay sahibi.”
Bu çalışma, bağımsız Arap araştırmacıların BM Kalkınma Programı için hazırladığı 2002 Arap İnsani Gelişim Raporu’nu dayanak alarak hazırlanmış. Yeni Carnegie çalışmasına göre, 2002 raporu “siyasi özgürlükler, eğitim ve kadının güçlendirilmesinde derin eksiklikler”e işaret etmişti. “Ancak yaklaşık 15 sene sonra bu üç meydan okuma hala daha devam ettiği gibi bunlara bir de yeni yeni meydan okumalar eklenmiş.”

Raporun sonuç kısmını kaleme alan Mervan Muaşir’e göre, daha iyi bir yönetişimin yolu, çoğulculuğa saygı duyulmasından geçiyor. “Boğucu bir tektipçilik” “Arap toplumlarının durgunluğu”na katkıda bulundu. Önde gelen Arap analistlerin kendi kendilerini eleştirmeleri değişim için temel bir dayanak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder