5 Şubat 2017 Pazar

R.J.SAMUELSON: 2017’DE YENİ DÜNYA DÜZENİ



2017’DE YENİ DÜNYA DÜZENİ

Robert J. Samuelson (Washington Post kıdemli ekonomi yazarı)
Washington Post, 1.1.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

2017’yi şekillendirecek ısrarla sorulan soru şu olacak: Acaba ABD’nin iktisadi ve askeri gücünün hâkim olduğu İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzenin tedrici bir çöküşüne mi tanık oluyoruz?
(…)
Dünyanın dört bir yanında ekonomiler yavaşlamakta. ABD, Çin, Almanya gibi neredeyse bütün büyük ülkelerde büyüme oranları küresel durgunluğa yol açacak şekilde düştü. Daha fazla refah ile demokratik siyaset arasında varsayılan bağlantının fiiliyatta gerçekleşememesi sürpriz değil.
Demokratik hayal âleminden çıkış ekonomik hayal kırıklığıyla paralel gitti. Gelişmiş toplumlarda sanayi işçilerinin işlerinin ve ücretlerinin düşmesiyle küreselleşme ve ticaretin itibarı zedelendi; yaşlanan nüfuslarıyla bu ülkelerdeki hükümetler aşırı yük altına girdi. Şu anda maliyetli sosyal güvenlik yardımlarını ödeyebilmek için mücadele ediyorlar. Kamuoyu da demokratik idealleri güçlendirmek yerine iktisadi popülizme ve milliyetçiliğe saplandı. Brexit’e ve Donald Trump’a selamlar.
(…) Artık “süper güç” tabiri aldatıcı veya eski kaçabilir. ABD sıcak bölgelere askeri birliklerini yollamak suretiyle öyle istediğini elde edebilir durumda değil.
Son olarak nükleer uzlaşı da yıpranıyor. Kuzey Kore’nin atom bombaları var, İran da bir gün elde edebilir. Ne kadar fazla ülke nükleer silah elde ederse günün birinde birilerinin felaketvari hesap hatası yapma ihtimali o kadar artacaktır.
(…)
İşte bu söylem, ABD’nin Soğuk Savaş sonrası uluslararası düzene yansıtma arayışına girdiği şeydi. Ama tahmin edemediğimiz şey diğer ülkelerin buna tepkisi ve tarihin karmaşıklığıydı.
Uluslararası düzen birçok sebepten ötürü sürekli değişim halinde. Başta Çin ve Rusya olmak üzere birçok ülke ABD’nin liderlik rolünden illallah diyor. Birçok Amerikalı da bu rolden bıkıp usanmış durumda. Yeni teknolojiler (bilhassa siber savaş, elektronik ticaret) de gücü ve etkiyi yeniden dağıtıyor.
İlginç olan, ABD liderlerinin de zaman zaman Amerikan gücünün düşüşüne katkıda bulunmaları. Obama’nın askeri güç kullanmaya tenezzül etmemesi, ABD’nin savaş kapasitesinin –Suriye’de olduğu gibi– hem müttefiklerince hem de hasımlarınca dikkate alınmamasını çok net bir şekilde hissettirdi ve gösterdi. Meslektaşım Richard Cohen’in de yazdığı üzere bunun sonuçları oldu:
“İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana dünyada barışın tesisi için Amerikan liderliği elzem hale geldi. Beğenelim beğenmeyelim biz dünyanın polis gücüydük. Devriye gezen başka polisler yoktu. Ama artık liderlik gitti ve bu nedenle barışın da giderek sonuna geliniyor.”
Trump’ın zayıflayan uluslararası sistemle ilgili kendi görüşleri var. Tercih ettiği alan ticaret. Çin’den ve Meksika’dan gelen ithal mallara fahiş gümrük vergileri koymakla tehdit ediyor. Eğer ki bu bir ticaret savaşının fitilini ateşlerse olumsuz yönde yan etkileri Amerikalı işçiler ve şirketler aleyhine geri tepebilir. Ekonomiyi canlandırmak üzere kitlesel korumacılık en son 1930’larda denendi ve iyi bir şekilde sonuçlanmadı.

Burada daha büyük bir mesele var. Henry Kissenger, Dünya Düzeni başlıklı son kitabında diyor ki, uluslararası düzen bir sistemden diğerine doğru kayarken dünyada riskler zirveye varır. “Dizginler boşalır ve meydan en pahalı iddialara ve en yatıştırılmaz aktörlere kalır” diyor ve ekliyor: “Yeni bir düzen kurulana değin bunu bir kaos izler.” İç karartıcı bir uyarı. 

1 yorum:

  1. Bu düzenler olduğu sürece gelişemeyiz Beylikdüzü Escort olarak bu dış mihraplara karşıyız.

    YanıtlaSil