5 Şubat 2017 Pazar

J.FISCHER: TRUMP ÇAĞINDA ALMANYA



TRUMP ÇAĞINDA ALMANYA

Joschka Fischer (Almanya eski dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı (1998-2005); Alman Yeşiller Partisi’nin kurucularından ve liderlerinden)
Project Syndicate, 26.1.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

NOT: Blogda yer alan Joschka Fischer'ın önceki tercümeleri için TIKLAYINIZ

Donald Trump, artık ABD’nin 45. başkanı ve görevi devralmasının ardından yaptığı ilk konuşmada, yönetiminin işleri eski usullerle yürütmeyeceğini toplantıyı izleyen Amerikan müesses nizamına açıkça ilan etti. Trump’ın “Amerika öncelik” mottosu, Franklin D. Roosevelt’ten itibaren Demokrat ve Cumhuriyetçi başkanların inşa edip 70 yılı aşkın bir süredir sürdürdüğü Amerikan öncülüğündeki dünya düzeninin terk edileceğine ve muhtemelen yıkılacağına işaret ediyor. 
Eğer ki ABD, öncü iktisadi ve askeri gücünü terk edip milliyetçiliğe ve izolasyonculuğa kayarsa, sadece ülkenin kendisini değiştirmekle kalmayıp uluslararası yeni bir düzenin kuruluşunu da hızlandıracaktır. ABD bir hegemon olmaktan çıkıp birçok büyük güçten birine dönüşecektir.
ABD İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana küresel serbest ticaretin lokomotifi oldu. Dolayısıyla dar milli çıkarlar uğruna korumacılığa kayma veyahut küreselleşmeyi geriye sarma veya dizginleme çabasının dünya çapında muazzam iktisadi ve siyasi sonuçları olacaktır. Bu tür bir kaymanın bütün muhtemel sonuçları şimdiden öngörülemez; ama dünyanın öncü güçlerinin en son içe kapandıkları 1930’larda neler olup bittiğini hepimiz biliyoruz veya bilmeliyiz.
Mevcut küresel düzenin temelini oluşturan ittifaklar, çok taraflı kurumlar, güvenlik garantileri, uluslararası anlaşmalar ve ortak değerler kısa bir süre içinde sorgulanın hale gelebilir veyahut tamamen reddedilebilir. Eğer ki bu gerçekleşirse, eski Amerikan Barışı (Pax Americana), bizzat ABD’nin kendisi tarafından boşu boşuna yıkılmış olacak. Bunun yerine geçecek ortada hiçbir alternatif de bulunmadığından tüm ibreler yakın gelecekte kargaşa ve kaosa işaret ediyor.
Eğer ki Washington, Trump yönetimi altında küresel rolünden el etek çekerse ABD’nin iki eski düşmanı Almanya ve Japonya en büyük kaybedenler olacaktır. Her iki ülke de 1945’te tam bir hezimeti tatmış ve bundan sonra Machtstaat veya “güç devleti”nin her türlüsünden vazgeçmişti. Güvenliklerinin ABD tarafından teminat altına alınması sayesinde tüccar devletlere dönüşmüş ve Amerikan öncülündeki uluslararası sistemin aktif katılımcıları haline gelmişti.
Eğer ki Trump, Amerikan güvenlik şemsiyesini kapatıp çekilirse bu iki büyük iktisadi güç çok ciddi güvenlik problemleriyle karşı karşıya kalacaktır. Japonya’nın kıyıdaki jeopolitik konumu, teorik olarak, savunma kapasitesini yeniden kendi eline alıp millileştirmesine imkan verirken, aynı seçenek Doğu Asya’da bir askeri çatışma ihtimalini ciddi şekilde artırabilir. Bölgede birçok ülkenin nükleer silahlara sahip olduğu göz önüne alınırsa bu ürkütücü bir ihtimal.
Almanya ise coğrafi olarak Avrupa’nın tam kalbinde ve savaş döneminden kalma eski düşmanlarla çevrili. Demografik ve iktisadi bakımından kıtanın en büyük ülkesi. Ancak bu gücünü büyük ölçüde Amerikan güvenlik garantilerine ve ortak değerler ile serbest ticarete dayalı çok taraflı, Transatlantik ve Avrupa kurumsal çerçevesine borçlu. Mevcut uluslararası düzen, Machtstaat ve ona eşlik eden nüfuz alanını anlamsızlaştırdı.
Japonya’nın aksine Almanya, teoride kendi savunma politikasını bir kez daha eline alıp millileştiremez; zira böyle bir adım Avrupa’daki ortak savunma ilkesini baltalayacak ve kıtayı paramparça edecektir. Unutulmamalı ki İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel ve bölgesel düzenin amacı, eski düşman güçleri birbirlerine karşı bir tehdit oluşturmamaları için sisteme entegre etmekti.
Jeopolitik ağırlığı nedeniyle Almanya’nın perspektifi şu an AB’ninkiyle aynı. Ve AB’nin perspektifi, hegemonca olmayıp daha ziyade hukuk devleti, entegrasyon ve üye devletlerin çıkarlarının barışçıl uzlaşmasıyla yakından alakalı. Almanya’nın sadece coğrafi konumu dahi milliyetçiliği kötü bir fikir kılıyor; ayrıca onun en temel siyasi ve iktisadi çıkarları, AB’nin güçlü ve başarılı olmasına bağlı, hele de bu Trump çağında...
Almanya güvenlik bakımında diğer tüm Avrupalılarla aynı geminin içinde. Fransa’nın güvenliği Almanyasız sağlanamayacağı gibi, Polonyasız da Almanya’nın güvenliği olamaz. İşte bu yüzden Almanya ve diğer tüm Avrupa ülkeleri, AB ve NATO bünyesinde ortak savunmaya katkılarını artırmak için ellerinden gelen her şeyi yapmalılar.
Gücünü finansal ve ekonomik kudretinden alan Almanya, artık bu gücünü AB ve NATO adına sonuna kadar kullanmalı. Maalesef ki geçmişte (hatta Avro Krizi sırasında dahi) keyfini sürdüğü o sözde “barış temettüsü (peace dividend)”ne [Z.T.K. savunma harcamalarının azalmasıyla sağlanan tasarrufa ve iktisadi faydaya işaret ediyor] artık bel bağlayamaz. Tasarruf hiç şüphesiz bir erdemdir; ancak evi yangın sarmışken ve çökmek üzereyken başka mülahazalar öncelik kazanmalıdır.
Güvenliğin yanı sıra Almanya’nın ikinci temel çıkarı küresel serbest ticarettir. Avrupa içi ticaret fevkalade önemli olmayı sürdürecektir; zira bu, Almanya’nın bir geçim kaynağı. Ancak ABD’yle ticaret de hayati olmayı sürdürecektir. ABD ile Çin’in bir ticaret savaşına tutuşması Almanya için hiç de hayra alamet olmaz; zira bu iki ülke Almanya’nın AB dışındaki en önemli iki ihracat pazarı. Korumacılığın dünyanın her yerinde küresel sonuçları olabilir.
Trump’ın başkanlığı, Avrupalılar için arz ettiği bütün bu tehlikelerin yanı sıra, birtakım fırsatlar da sunuyor. Trump’ın sadece korumacı söylemi dahi Çin ile Avrupa’yı birbirine yaklaştırdı. Daha da önemlisi, yeni Amerikan yönetimi, Avrupalılara saflarını birleştirme, gelişme ve jeopolitik güçlerini ve konumlarını güçlendirme fırsatını sonunda sunmuş oldu.

Avrupalılar sonunda bir araya gelirlerse eğer, Amerikan karşıtlığından kaçınmalılar. Zira Trump ABD’nin başkanı olabilir ama ABD’nin bizzat kendisi değil. Kuzey Atlantik ülkelerinin –Trump’ın yönetimi altında dahi olsa ve önümüzdeki yıllarda daha nice değişiklikler de yaşansa– her şeye rağmen ortak bir tarihi ve değerler bütünü var olacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder