4 Şubat 2017 Cumartesi

D.IGNATIUS: TRUMP, DIŞ POLİTİKASININ BAŞ DÜŞMANI



TRUMP, KENDİ YÖNETİMİNİN DIŞ POLİTİKADA BAŞ DÜŞMANI

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 26.1.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor



NOT: CIA ve Amerikan yönetimindeki etkili kişilerle sıkı bağlantıları olan ve yazılarında içeriden önemli bilgiler veren David Ignatius'a ait bu blogda yer alan 63 yazının tercümesini toplu olarak okumak için TIKLAYINIZ.

Başkan Trump’ın görevi devralmasının daha ilk haftasında attığı yakıp yıkıcı adımlar oldukça dramatik; ama tehlikeli biçimde kendi yönetimi içinden dahi destekten yoksun. Meksika devlet başkanıyla planlanmış buluşmasının suya düşmesi ve kendi seçtiği savunma bakanı ile CIA başkanının reddetmesine rağmen Trump’ın işkence taktiklerini sahiplenmesi, attığı adımların risklerini açıkça ortaya koydu.
(…)
Trump’ın ilk haftası bize şunu gösterdi: Yeni başkan, kurulu ticari, iktisadi ve milli güvenlik düzenini altüst etmeye –kendisini eleştirenlerin korktuklarından çok daha fazla– kararlı. Şu ana kadar gördüğümüz şey, yeni Beyaz Saray’da [Z.T.K. sağcı haber sitesi Breitbart’ın eski başkanı ve şu anda Beyaz Saray Baş Stratejist] Stephen K. Bannon etkisinin [Z.T.K. Cumhuriyetçi Parti eski başkanı ve halihazırda Beyaz Saray Özel Kalemi] Reince Priebus’tan çok daha fazla olduğu. [Z.T.K. Amerikan basınına yansıyan haberlere göre bu iki isim arasında şiddetli bir Beyaz Saray’ı kontrol etme mücadelesi var.] Trump’ın fevri ve duygusal davranışlarının maliyeti de netleşmekte. İşleri ne denli iyi yürüttüğünü gururla dile getirip durmakta; ancak görünen o ki yardımcıları, patronlarının çaktığı kıvılcımları söndürmek için durmaksızın çalışmakta.
Trump’ın attığı tweetleri ve onun alternatif sağ eğiliminin Savunma Bakanı James Mattis ve Dışişleri Bakanı Rex Tillerson tarafından yumuşatılıp yumuşatılamayacağı artık çok daha şüpheli. Mattis ve Tillerson’ın bakanlıklara atanmasını güven tazeleyici bir adım olarak görmüş ve dünyadaki müttefikleri ilgilendiren konularda Trump’ın havlamasının ısırmasından daha kötü olabileceğine [bir başka deyişle, eylemlerinin söylemleri kadar kötü olmayacağına] inanmaya başlamış yabancı ülke liderlerini [bu ilk icraatlar] endişelendirecek.
Trump’ın abartılı tabiatı, en önem verdiği problemlere çözüm sunma kabiliyetine de darbe vuruyor. Mesela Meksika meselesini ele alalım: Meksika ABD’yle bir ticaret savaşı istemiyor ve ülke lideri Peña Nieto, sınır güvenliği ve [serbest ticaret anlaşması] NAFTA’nın yeniden müzakere edilmesi konularını çözmeye çalışıyor. Ancak Trump’ın küçük düşürücü tweeti Peña Nieto’yu siyaseten köşeye sıkıştırdı. Sonuç her iki ülkenin de menfaatlerine aykırı.
Benzer şekilde Trump’ın işkenceye alenen verdiği destek, onun daha derin terörle savaş çabalarını baltalıyor. (…) şu an ABD’nin teröristleri yakalayıp sorgulamak yerine insansız hava uçaklarıyla vurup öldürmesi çok daha kolay. Bu tür “hedef alarak öldürme” vakalarındaki artış, teröristleri savaş alanından çıkartabilir ama gerekli istihbaratı sağlamaz.
Hâlihazırda Harvard Kennedy Okulunda ders veren eski CIA yetkilisi Rolf Mowatt-Larssen’e göre “ABD teröristleri yakalayıp gözaltına almayı ve sorgulamayı bıraktı. Oysaki teröristleri insansız hava uçaklarıyla öldürmek onların planları ve niyetleri konusunda bilgi vermez. Ölümcül insansız hava uçağı saldırıları ve bombardımanların yanısıra adam devşirme ve yakalama operasyonlarına vurgu çok daha anlamlı. Şu basit sözün de parmak bastığı gibi ‘onların hepsini öldüremezsin’.”
(…)

Başkanlığının ilk haftasında Trump kendi kendisinin en çığırtkan amigosuydu. Yine şimdiye kadar kendi kendisinin en kötü düşmanıydı. Bütün kendi kendine zarar veren davranışlarda olduğu gibi, Trump’ın en yakınlarının artık duruma müdahale etme vakti gelip çattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder