9 Ocak 2017 Pazartesi

M.BEY: BİR PETROLCÜNÜN DIŞ POLİTİKA KILAVUZLUĞU



BİR PETROLCÜNÜN DIŞ POLİTİKA KILAVUZLUĞU

Metthew Bey (Stratfor enerji ve teknoloji uzmanı)
Stratfor, 29.12.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Trump’ın alışılmadık bir Amerikan başkanı olacağında hemen herkes müttefik. Bakan olarak seçtikleri de alışılmışın dışında. Bunların başında da dışişleri bakanı olarak belirlediği ExxonMobil Şirketi CEO’su Rex Tillerson geliyor. İlk bakışta Washington’da en tepe diplomatik pozisyona Tillerson’ın seçimi tuhaf gelebilir; nihayetinde dışişleri bakanlığına gelenlerin birçoğunun hükümette veya diplomatik hizmette bir geçmişi var. Ancak Tillerson’ın petrol ve doğalgaz endüstrisindeki tecrübeleri onu ciddi ve hassas olan bu göreve hazırladı. Diplomatik bir performans geçmişi olmasa da dünyanın en büyük petrol şirketinin başı olarak Tillerson’ın adımları, onu –ve Amerikan dış politikasının geleceğini– yönlendirecek pragmatizminin ve gerçeklik algısının bir göstergesi.

Jeopolitik saha çalışması
Bir petrol şirketi, gelecekteki bir projenin muhtemel risklerini yeterince değerlendirmek için ilgili ülkenin jeopolitiğini yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde mevcut siyasi ikliminden tutun uzun vadeli gidişatına kadar iyice bilmelidir. Petrol şirketleri boru hatları, kuyular ve platformların bulunacağı arazi –ve bu arazinin kontrolü için rekabet edebilecek yerel ve dış aktörler–  konusunda çok iyi bir bilgi sahip olmalıdır. Dahası, enerji projelerinin başlaması veya başlangıç yatırımlarının masrafını çıkarması onlarca yıl alabilir ve bu süreçte nice siyasi liderler gelip giderler. Birçok petrol ve doğalgaz üreten ülkedeki hükümetler, milli gelir olarak enerjiden gelen kazanca bağımlı olduklarından siyasi liderler bu sanayinin idaresinde aktif bir rol oynarlar. Bu ülkelerdeki projelere yatırım yaparken uluslararası petrol şirketleri çoğunlukla devlet başkanları da dâhil üst düzey yetkililerle müzakere etmek zorundadır.
Geçtiğimiz on yılda ExxonMobil’in CEO’su olarak Tillerson, aslında dışişleri bakanlarından pek de farklı olmayan bir rolle iştigal etti (…). ExxonMobil’in başındayken şirketi, hükümetlerle yakın ilişkilerinin çoğunlukla rakip siyasetçiler arasında bir savaş alanına dönüştüğü birçok milli petrol şirketiyle iş tuttu. Endonezya ve Nijerya gibi uzak bölgelerde üretim altyapısına yönelik isyancı saldırılarını tecrübe etti. Tillerson, jeopolitik güçlerin her düzeyde gelişen meydan okumalarıyla şirketini yönetti ve mesela Çin’in Dünya Bankası’yla 2006’daki ihtilafında olduğu gibi dikenli meselelerde müzakereleri kolaylaştırdı. Daha da önemlisi, şirketinin dünya çapında yürüttüğü işler, –yeni dışişleri bakanının ana gündemi olacak ülkelerden– Irak’ta ve Rusya’da çetrefilli siyasi ortamlarla muhatap olmasını sağladı.

Kürtler ve Bağdat arasında
Tillerson eğer dışişleri bakanlığı koltuğuna oturursa Irak siyasetinin karışıklığı karşısında gayet tecrübeli biri isim olacaktır. 2009’da ExxonMobil, dönemin Irak Başbakanı Maliki’nin önde gelen projelerinden Irak’ın güneyindeki Batı Qurna-1 petrol sahasını geliştirme hakkını kazandı. Ama anlaşma maddeleri pek de uygun değildi. (…) Sonunda ExxonMobil, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile anlaşma şansını denemeye karar verdi. Karar riskliydi: Bağdat, Irak’ın tüm enerji kaynaklarının tek sahibi olarak kendini görüp Erbil’in kendi kontrolündeki bölgelerde enerji üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunma hakkını inkar ediyor, Erbil’le iş yapacak şirketleri kara listeye alma tehdidinde bulunuyordu. (…) Buna rağmen ExxonMobil Kürt bölgesindeki altı saha için anlaşma imzaladı. (…)
Irak Kürdistan’ıyla anlaşma imzalayarak ExxonMobil, sadece Irak hükümetini sinirlendirmek ve Irak ile IKBY arasındaki gerginliği alevlendirmekle kalmadı, Amerikan yönetiminin politikalarına da meydan okudu. Anlaşma ExxonMobil için de meydan okuyucuydu. Şirketin Irak Kürdistan’ındaki projeleri, (i) İslam Devleti’nin, (ii) Bağdat-Erbil arasında petrol zengini ihtilaflı bölgeler üzerindeki çatışmanın ve (iii) Türkiye ile İran arasında artan rekabetin beraberinde getirdiği altüst oluşa karşı dayandı. Sonunda ExxonMobil altı petrol alanının üçünden geri çekilmek zorunda kaldı. (…) Neticede şirketin Irak tecrübesi karmakarışıktı. Buna rağmen Tillerson, bir dışişleri bakanı olarak Irak’ın kuzeyinde kendisini nelerin beklediğini biliyor.

Sadece İş
Tillerson’ın Rusya’yla köklü ilişkileri bir sır değil. ExxonMobil’in Rusya ve Hazar Birimi başkan yardımcılığı görevine geldiği 1998’den beri Rus lider Putin’le ve Rus enerji devi Rosneft’in başkanı olan rakibi Igor Seçin’le en derin bağları kurdu. Ama bu ilişkiler işbirliğinden ziyade gerginlik ve tavize dayalıydı.
(…)
Pragmatik bir yaklaşım
(…)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder