6 Aralık 2016 Salı

D.IGNATIUS: SUUDİLERİN KRALI OLACAK OĞUL KİM?



SUUDİLERİN KRALI OLACAK OĞUL KİM?

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 8.9.2015

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Geçen Cuma günü Başkan Obama’nın Suudi Kralı Selman’la buluşması, Amerikalı yetkililerin kralın hırslı genç oğlu [Muhammed bin Selman] ile ABD’nin uzunca bir zamandır istihbarat partneri olan veliaht prens [Muhammed bin Nayef] arasındaki muhtemel bir taht rekabetini endişeyle izledikleri bir dönemde gerçekleşti.
79 yaşındaki Selman’ın Beyaz Saray ziyaretine, daha sadece 30 yaşında olduğu zannedilen ve veliaht prens vekilliği, savunma bakanlığı ve baş ekonomi planlamacılığı görevlerine getirilen oğlu Muhammed de eşlik etti. Resmi olarak Veliaht Prens Muhammed bin Nayef’in (56 yaşında) ardından [verasette ikinci sırada] geliyor - ki Nayef istihbarat başkanlığı ve içişleri bakanlığı görevlerini icra etmenin yanı sıra yıllardır ABD’nin el-Kaide’ye karşı terörle mücadelede ana müttefikiydi.
Her iki taraf da Beyaz Saray toplantısını başarılı olarak niteledi. Muhammed bin Selman, kraliyetin geleneksel petrol ihracatçısı rolünün ötesinde, ticareti ve iktisadi ilişkileri geliştirecek bir güçlendirilmiş “stratejik ortalık”ı kendi şahsi adımı/teklifi haline getirdi. Görüşmede Obama, Muhammed bin Selman’ın sonuna kadar desteklediği ve üst düzey bir Amerikalı yetkilinin “kaçınılmaz olarak krallığa da sıçrayacak/yayılacak” “felaketvari” bir insani durum olarak nitelediği Yemen’e Suud öncülüğündeki askerî harekat konusunda uyarıda bulundu.
Son haftalarda Amerikalı yetkililer, Muhammed bin Selman’ın oynadığı saldırgan siyasi rolü ve kraliyet içindeki siyasi açıdan avantajlı hale gelme niyetini fark/not ettiler. Kısaca “MBS” olarak bilinen prens, nisan ayında Prens Mukrin bin Abdülaziz’in veliahtlıktan azledilmesi ve onun vekili durumundaki Muhammed bin Nayef’in veliahtlığa yükselmesiyle birlikte veliaht prens vekili olarak taht sırasına girdi. Gözlemciler kralın Prens Mukrin’e yaptığı gibi veliahtlık sürecinde oğlu lehine ileride bir değişiklik yapabileceğini spekülasyonunu yapıyor.
Önde gelen Arap yetkililerden biri, Muhammed bin Selman hakkında kendisine bir soru yöneltildiğinde “gerçekle yüzleşelim” dedi, “O, kralın oğlu ve babasının ardından tahta geçme şansı yüksek, hele de Selman uzun süre tahtta kalabilirse.” (…)
Bu Arap yetkili “Fazla endişelenmeyin. MBS’ye yatırım yapın. Daha evvel Muhammed bin Nayef’e yaptığınız gibi onu da tanımaya çalışın. Wall Street’e, Silicon Vadisine götürün. Ona önem verdiğinizi gösterin” diyor.
Karşı argüman ise ABD’nin herhangi bir yabancı ülkenin, hele de karanlık/anlaşılması güç bir monarşi olan Suudi Arabistan’ın veraset siyasetinden uzak kalması gerektiği yönünde. Bazı üst düzey yetkililer Amerikan parmağının sokulduğu izlenimi verecek her şeyin geri tepebileceğine inanıyor. Diğerleri, Muhammed bin Selman konusunda risk-ödül oranının yüksek olduğu; -BAE’nin modernleşme istikametine gitmek istediği söylenen- genç, dinamik bir Suudi kralının muhtemel getirilerinin/faydalarının çok çok büyük olabileceği görüşünde.
Suudi yetkililer ABD’ye verasetle ilgili görüşlerini belli ki sormadı, ama bazıları bunun yakında olacağı hissinde (…)
Kral Selman ve oğlu saldırgan bazı diplomatik inisiyatiflere girdiler. Haziran ayındaki St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumuna birçok bakanın da aralarında olduğu büyük bir heyet yollayarak Rusya’yla geniş bir diyalog başlattılar. Ve Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyri, Rus ve Amerikalı mevkidaşlarıyla ağustos ayı başlarında Doha’da üçlü bir Suriye toplantısı gerçekleştirdi.
Muhammed bin Selman’ın Suriye konusundaki en şaşırtıcı adımı, temmuz ayı sonunda Suriye Cumhurbaşkanı Esed’in en üst istihbarat danışmanı Ali Memluk’la Riyad’da bir araya gelmesi oldu. Rusya’nın arabuluculuğunda gerçekleştiği aşikar olan bu toplantıda genç Suudi savunma bakanı, yönetimden bir yetkilinin ifadesiyle, “İran Suriye’den çekilirse Esed’in başta kalabileceği fikrini piyasaya sürdü”. Esed’in iktidarda kalabileceğine dair böyle bir teklif, Suud’un resmi politikasında keskin bir değişimin ve Şam’da İran nüfuzunu azaltmak için Riyad’ın ödemeye razı olacağı bedelin bir işaretiydi.
Suriye’de siyasi bir geçişe yardım etmesi için Rusya’yı davet ederek Suudiler artık bunun sonuçlarıyla hesaplaşmalı. Rusya geçen hafta Suriye’nin kuzeyine askeri ikmal malzemeleri sevkiyatına başladı, muhtemelen Rus uçaklarının İslam Devleti’ne ve belki de Esed’e muhalif diğer radikal gruplara karşı hava saldırısı düzenleyebileceği bir üs hazırlamak için. Rusya ayrıca Suriye muhalefetinin bazı üyeleriyle sessiz sedasız görüştü.
Cuma günü Beyaz Saray’daki toplantının ardından Riyad’la Washington arasında “kalıcı ilişkileri” yere göğe sığdıramayan ortak bir bildiri yayınlandı. Bu doğru, ama ABD’nin anlaşılmaz/şeffaf olmayan/mantıksız Suudi monarşisinde yaşanan son gelişmeler konusunda kafası karışık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder