6 Aralık 2016 Salı

D.IGNATIUS: SOĞUK SAVAŞ ASLANLARI TRUMP’A BİR-İKİ DERS VEREBİLİR




SOĞUK SAVAŞ ASLANLARI TRUMP’A BİR-İKİ DERS VEREBİLİR

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 17.11.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor


Başkan seçilen Donald Trump, Washington’daki “bataklığı kurutmak” için buldozerleri getirmeden evvel ümit ederim ki ülkenin tarafsız dış politika geleneğinin iki lideri olarak tecessüm eden Zbigniew Brzezinski ve Brent Scowcroft’un kariyer başarıları üzerinde düşünür.
Bu iki eski milli güvenlik müsteşarı, Trump’ın yıkmaya hazır beklediği dış politika geleneğini inşa etmek için son derece farklı dünyalardan gelmişlerdi. Şu anda 88 yaşındaki Brzezinski, Demokrat başkan Jimmy Carter’a hizmet eden bir Polonya mültecisi. 91 yaşındaki Scowcroft ise Cumhuriyetçi başkanlar Gerald Ford ve George H.W. Bush [Baba Bush] için çalışan Utah eyaletinden eski bir Mormon subay. 
Her ikisi de –kısa süre evvel Savunma Bakanı Ashton Carter’ın Pentagon’un sivillere verdiği en üst nişan olan Üstün Kamu Hizmeti Nişanı’yla ödüllendirdiği– Soğuk Savaş şahinlerindendi. Ancak her ikisi de ABD’nin 2003’teki Irak işgalini lafını hiç esirgemeden eleştiren isimlerdi; Trump gibi bunu gecikmeli ve üstü örtük yapanlardan değil.
Bu iki eski müsteşarın paylaştığı ortak vizyon, küresel bir güvenlik ittifakları ve ticaret ortaklıkları ağına öncülük eden dışa dönük bir ABD. NATO’nun yanısıra Japonya ve Güney Kore’yle ittifaklar tarafından sağlama alınan bu sistem, çoğunlukla “liberal uluslararası düzen” olarak nitelenmekte.
Trump’ın seçilmesiyle birlikte bu küresel mimari çatlamışa benziyor. Trump o denli tecrübesiz ki dış politika görüşlerinin nereye kadar gidebileceğini tahmin etmek gerçekten zor. Ancak birçok destekçisi (ve dışarıdaki benzer ruhtan niceleri) küreselleşme tehdidi olarak gördükleri şeye karşı açıkça bir isyan içindeler.
Trump neyi bir kenara atıp kurtulacağı konusunda dikkatlice düşünmeli. Bu yapı, Amerikan gücünün sürekliliğinin bir teminatı. Evet, bu, askerî güç üzerine bina edildi, ama aynı zamanda Amerikan sisteminin bonkörlüğü/fedakârlığı ve şeffaflığı üzerine de. ABD olarak “yumuşak güc”ümüz 1866’da kurulan Beyrut Amerikan Üniversitesi kapıları üzerine nakşedilmiş [İncil’deki] şu kutsal öğütle ifadesini bulur: “İnsanlar hayata, hem de bol hayata sahip olsunlar” [Z.T.K. Yuhanna 10:10 şu şekilde: “Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim.”] Geçmiş 150 yılda ABD ne denli korkunç hatalar yapmış olursa olsun, insanlar hala ülkemizin bu tutkuyu, bu büyük arzuyu temsil ettiğini düşünüyorlar.
Trump destekçilerinin karşı çıktığı “küreselleşme”nin iktisadi düzeyde tersyüz edilmesi neredeyse imkânsız: Günümüzün şirketleri ve mali piyasaları birbiriyle iyice iç içe geçmiş ve bütünleşmiş durumda. Ancak siyasi düzeyde küresel sistem zaten çözülmekte ve bu, Trump’ı sevindirmesi değil, endişelendirmesi gereken bir durum. Amerikan önderliğindeki bu sistem zayıflarken bundan faydalanacak olanlar yükselen Çin ve hırçın Rusya. Çarşamba günü Başkan Obama küreselleşmenin “rotasının düzeltilmesi”ne ihtiyaç olabilir dedi; ancak bunun için de Amerikan liderliğinin devamlılığına ihtiyaç var.
Trump’ın Brzezinski ve Scowcroft’a ve onların temsil ettiği geleneksel dış politika uzlaşmasına kulak vermesini ümit ettiğim noktaya gelelim. Sekiz sene evvel bu iki isimle bir söyleşinin moderatörlüğünü yapmıştım ve bu, Amerika ve Düzen adıyla yayınlanmıştı. Bu hafta onlarla Trump’ı konuştum.
Scowcroft, Trump’ın yıkmak istediği elitin bir örneği niteliğindeki tarafsız dış politika örgütü Apsen Strateji Grup’un düzenlediği öğle yemeğinde şeref misafiri olarak konuştu. Scowcroft, (…) gruptakilere [Trump’tan] duydukları kuşkuları bir kenara bırakıp ülkeyi öncelik haline getirmelerini rica etti ve dedi ki “Eğer [yeni yönetimden] size [ülkeye] hizmet teklif edilirse lütfen kabul edin. Bu adamın fena halde yardıma ihtiyacı var.” 
Brzezinski de bir hafta evvel Pentagon’da ağırlandı. Savunma Bakanı Carter, onu “çağımızın en iyi stratejik düşünürlerinden ve politika üretenlerinden biri olarak” niteledi ve şöyle dedi: Brzezinski ABD’nin “tehlikeli bir dünyada ‘onurla, idealizmle, azimle’ yaşaması gerektiği”ni anlamıştı.
Brzezinski’ye Trump’a ne gibi tavsiyelerde bulunabileceğini sorduğumda şunu söyledi: “Sayın Başkan, yoğun laf kalabalıklığının güçlülük imajı verdiğini zannetmeyin. [Sözleriniz] ikna edici olmalı. Dürüst ve samimi olun, ama yalaka değil. Eğer ki Başkan Putin’e ‘Maceracı olmayın, hele de dolu bir silah taşırken’ diyebilirseniz, işte o zaman dünyaya hizmet edebilirsiniz.”
Kendisinin gerçekten de bir değişim anlamına geldiğini göstermek için can atan Trump, çevreci bilim adamlarından iktisatçılara, diplomatlardan generallere kadar tüm geleneksel güç merkezlerini aşağılıyor. Bu geleneksel güç merkezlerinden nefret eden bazı Amerikalılar da Fakülte Kulübünün yanıp kül olmasını zevkle seyrediyor olmalı.
Ancak Trump’ın dikkatli olması lazım. Eğer bir ahmak değilse iyi ve başarılı bir başkan olmak isteyecektir. Hala daha dünyanın tek süper gücü olan bir ülkeyi miras aldı. Perşembe akşamki haberlere göre Trump, daha evvel Brzezinski ve Scowcroft’un oturduğu milli güvenlik müsteşarlığı koltuğuna savaşkan ve oldukça politik bir emekli ordu mensubu olan Korgeneral Michael Flynn’ı getirmeyi planlıyormuş. Acaba o, 70 yıl içinde inşa edilmiş bulunan gücü ve ittifaklar yapısını sürdürebilecek biri mi, yoksa bunların altını oyacak biri mi? Flynn ve Trump’la ilgili sorulması gereken doğru soru işte bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder