5 Aralık 2016 Pazartesi

D.IGNATIUS: KATİL ROBOTLARIN YÜKSELİŞİNİN ÜRKÜTÜCÜ BİR ÖN İZLEMESİ


KATİL ROBOTLARIN YÜKSELİŞİNİN MÜNİH’TE ÜRKÜTÜCÜ BİR ÖN İZLEMESİ

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 16.2.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Münih Güvenlik Konferansı yıllık korkular/dehşetler katalogudur. Ama geçen haftanın en kaygı verici tartışması, İslam Devleti terörizmi değil, gelecek çatışmalarda kullanılabilecek katil robotlar ve kötücül olarak programlanan “akıllı” cihazlar gibi yeni nesil silahlardı.
(…) Tartışma konularından biri “Savaşın geleceği: Makinelerle Yarış” idi. Tartışmanın önermesi şuydu: Tüm savaşların bir ölçüde siber savaşlara dönüşeceği bir çatışma çağının arifesindeyiz ve yeni silahlar hardware, software ve biyolojideki radikal gelişmelerle bağlantılı olacak.
Norveç eski Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, elektronik kiralık katil olarak programlanabilen ve GPS yönlendirmesi, yüz tanıma teknolojisi ve sanal istihbaratla birleşen gelecek nesil bir silah tahayyül etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü Başkanı Kenneth Roth, bu tarz “katil robotlar”ın askeri planlamacılar için avantajlarına dikkat çekti: hiçbir zaman yorulmayan, hiçbir zaman korkmayacak ve acımasızca da olsa tutarlı/istikrarlı/sürekli bir hükümle hareket edecek bir robot.
Hâlihazırda Tufts Üniversitesi Fletcher Hukuk ve Diplomasi Okulunun başındaki eski NATO komutanı emekli amiral James G. Stavridis “Cin artık şişeden çıkacak” öngörüsünde bulundu. “Savaş hep icat ve intibak süreci olagelmiştir” dedi. Yüzyıl evvel insanların çoğu denizaltıları ürkütücü ve etik olmayan araçlar olarak görmüştü. Kara mayınları veya nükleer bombalara kıyasla yeni ileri teknoloji silahlar etki bakımından daha az zararlı/zehirli ve daha fazla hassas [yani tam isabet alan] olabilir.
Atlantik Konseyinin ev sahipliğinde yapılan “Siber Akşam Yemeği”ne katılan misafirler katil cihazlar dünyasının şafak vaktinin geldiği görüşündeydi. Konuşmacılar, nesnelerin internetinin (IoT) gelişiyle birlikte kısa bir süre sonra arabalarda, asansörlerde, buzdolaplarında, termostatlarda ve tıbbi cihazlarda akıllı çip sayısının 30 milyarı geçeceğine dikkat çektiler. Bu yaygın ve birbiriyle bağlantılı sistemler az güvenlikli ve hecklenmesi kolay olabilir.
Akşam yemeğinde birçok teknoloji uzmanı, gelecekle ilgili asıl endişenin veri gizliliği değil veri güvenliği olabileceğini dillendirdi. Bunu bir konuşmacı şu şekilde açıkladı: “Benim kan grubumu bilebilirsiniz ama bunu değiştiremezsiniz.” Heckerlar mali piyasalarda, hastanelerde ve elektrik şebekelerindeki verileri değiştirebilir hale gelebilirler ve böylece normal iktisadi ve sosyal faaliyetleri felce uğratabilirler.
Hızla gelişen teknoloji ve güvenlik arayüzü, burada Amerikan, İngiliz, Hollandalı ve AB’li istihbarat başkanlarını bir araya getiren sıra dışı panel tartışmalarından biriydi. İstihbarat başkanları ekseriyetle bu tarz dış politika buluşmalarına katılmazlar, hele de Almanya gibi, istihbarat teşkilatlarının derin kuşku duydukları bir ülkedeki toplantıya... Ama Amerikan milli istihbarat başkanı James Clapper’ın öncülüğünde bu grup, teknolojinin bireylere ve düşmanlara güç kazandırdığı bir ortamda istihbarat konularında çok daha fazla şeffaflık için kolektif bir yeni öneri yaptı.
Clapper geçen hafta Kongre huzurunda yaptığı yıllık tehdit değerlendirmesinde cesur yeni dünya silahlarına kapı açtı. İslam Devleti’nin ve Rusya’nın Suriyeli isyancılara saldırılarındaki inanılmaz artış hakkındaki yorumları manşetlere çıktı. Ama Clapper’ın ifadesinin en sürpriz kısmı teknolojiyle ilgili kısımlardı, özellikle de nesnelerin internetindeki (IoT)  akıllı cihazların çoğunun zararlı/sinsice kullanımı konusundakiler. 
Clapper Kongre’de dedi ki “Gelecekte istihbarat servisleri IoT’u kimlik saptama, gözetleme-keşif, izleme-dinleme, yer saptama ve istihdam edileceklerin tespiti veya ağlara veya kullanıcıların kişisel bilgilerine erişim için kullanabilir.” İfadesinde, silahlar yapay zekayla imal edildiğinden “önceden sezilmesi veya çabucak anlaşılması zor olabilecek bir dizi yıkıcı ve aldatıcı taktiklere hedef olabilirler” uyarısında bulundu.
İran’ın Press TV kanalı, tahmin edileceği üzere Clapper’ın ifadelerini, Büyük Şeytan’ın dünyadaki buzdolaplarını casuslar listesine almak üzere olduğuna ilişkin bir tehdit olarak okudu: “Amerikan istihbaratının başı, Amerikan casusluk teşkilatlarının yeni nesil akıllı ev aletlerini izleme-takip kapasitesini artırmak için kullanabileceğini ilk defa itiraf etti” diye İran haber ajansı uyarıda bulundu.
ABD, Rusya ve Çin’in gelecek nesil silahları kullanma kabiliyeti gerçekten tedirgin edici. Ama daha da ürkütücüsü, terörist grupların siber ve diğer ileri teknoloji ürünleri kullanma kabiliyeti. Clapper’a göre İslam Devleti savaşta zaten kimyasal silahları kullandı ve örgütün insansız hava araçları üzerinde çalıştığı biliniyor. Buradaki uzmanlar dedi ki bir sonraki adım biyolojik silahlar olabilir.

Eide dedi ki “Tüm endişemizin [salt] nükleer silahlar olduğu eski güzel günleri geri dönüp hatırlayabiliriz [arayabiliriz]”. Bu bir şaka gibi gelebilir, ta ki önümüzde [bizi bekleyenleri] düşünene kadar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder