30 Ekim 2016 Pazar

Z.KHALİLZAD: TÜRKİYE VE IRAK MUSUL’DA SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR?



TÜRKİYE VE IRAK MUSUL’DA SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR?

Zalmay Khalilzad (ABD’nin eski Afganistan, Irak ve BM Büyükelçisi)
The National Interest, 20.10.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Musul’u kurtarma operasyonu başladı (…). Birçok meydan okumayla yüzleşilebilir. Bunların en önemlilerinden biri, Başika Üssündeki Türk birliklerinin varlığıyla ilgili Ankara-Bağdat arasında yaşanan anlaşmazlık. Eğer ki çabucak çözülmezse Musul’u geri alma ve istikrara kavuşturma beklentilerine zarar verebilecek şekilde bir savaş içinde savaş tehlikesi var.

Bağdat’la Ankara IŞİD’den kurtulma hedefinde mutabıklar, ama diğer konuların çoğunda değiller. Geçen haftaki Türkiye ve Kürdistan ziyaretlerimde yapığım görüşmelere dayanarak ihtilafların beş kilit unsuru olduğunu söyleyebilirim.

Birincisi, Suriye ve Irak’taki birbiriyle bağlantılı iç savaşlar, aslında komşularının etnik ve mezhebî fay hatlarını istismar eden kilit oyuncular olan Türkiye ile İran’ın bölgesel jeopolitik mücadelesinin bir ürünü. Suriye’deki Kürt rolü de dâhil çeşitli konularda ve Türkiye-İran ikili ilişkilerinde gelişen bir işbirliği sözkonusu olsa da Irak’ta ve Suriye’de nüfuz rekabeti içindeler. Ankara’ya göre, Başika’daki Türk varlığına ilişkin ihtilaf, aslında Türkiye-Irak değil, Türkiye ile Şii hâkimiyetindeki İran’a meyyal Bağdat yönetimi arasında bir ihtilaf. Ayrıca Ankara, Irak hükümetinin meşruiyetinin zaten yıllardır süren iç savaşla ve Iraklı Sünnilere ve Sünni Türkmenlere zulmedip Kürtleri yabancılaştıran mezhepçi politikalarla aşınmış olduğu kanaatinde.

İkincisi, Ankara sadece Musul’dan değil, aynı zamanda –İran’ın Irak, Suriye ve Türkiye’nin Kürt bölgelerinin kesişim noktasına bir ileri karakol kurmak istediği– Musul’un çevre bölgelerinden de endişe içinde. İran’ın bu bölgenin kontrolünü ele geçirmesi, Tahran yönetiminin Suriye’deki Esed rejimi adına –doğrudan veya vekilleri üzerinden– gücünü daha da yaymasına imkân verecektir. Ayrıca bu, İran’a Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’ni taciz etme imkânı da sunacaktır. Türkler, İran’ın Suriye’nin Akdeniz sahillerine ve Lübnan’a uzanan bir kara koridoru arayışında olduğuna ve en kestirme güzergâhın Musul üzerinden geçeceğine inanıyor ve bunu engellemeye çalışıyorlar.

Üçüncüsü, Türkiye’nin Musul’la ve buradaki Sünni Arap ve Sünni Türkmen nüfuslarla tarihi ve kültürel bağları var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı İlnur Çevik’in ifade ettiği üzere, Suriye’nin kuzeyine kadar uzanan bu bölge Birinci Dünya Savaşı’nın ardından asla bırakılmamalıydı kanaati Türk liderler arasında yaygın. Musul’daki önemli Arap liderler de ortak tarihe ilişkin benzer bir değerlendirmeye sahipler ve Türkiye’yle güçlü ilişkileri, Şii milislerin ve İran’ın tehdidiyle baş etmede kritik bir denge unsuru olarak görüyorlar. Türkiye, bölgedeki Sünni Türkmen nüfusun özellikle saldırılara açık ve zayıf bir pozisyonda olduğuna inanıyor ve İran ile mezhepçi milislerin Musul çevresindeki Telafer gibi bölgelerden Sünni Türkmen nüfusu çıkararak demografiyi değiştirme planı olabileceği endişesini taşıyor.

Dördüncüsü, Ankara Barzani’nin KDP’siyle stratejik ilişkiler geliştirdi ve bu bağlamda Erbil’e tehditlere karşı savunmasına yardımcı olma taahhüdünden bulundu, buna Bağdat’tan yükselecek tehditler de dâhil. Ankara’nın zaten yıllardır Kürt bölgesinde askeri bir varlığı sözkonusu.

Beşincisi, Türkiye (…) PKK’nın Kuzey Irak’taki yayılmasını durdurmak istiyor. PKK geçen sonbaharda IŞİD’den geri alınmasına yardımcı olduğu Sincar’a yerleşmişti ve dolayısıyla Türkiye Musul operasyonuna PKK’nın katılmasına karşı çıkıyor.

ABD bu karmaşık mücadelenin ortasında kalakaldı. Washington, IŞİD’e karşı savaşta Bağdat yönetiminin kritik önemini dikkate alarak ve Başbakan Haydar el-İbadi’ye yardımcı olma ve böylelikle İran’a olan bağımlılığını azaltma arzusuyla Bağdat’ın pozisyonuna yakın duruyor. Washington ayrıca Türkiye’nin diklenmesini faydasız ve muhtemel adımlarını da beklenmedik durum olarak değerlendiriyor. ABD, Türklerin birliklerini Başika’dan çekmesini istemesi için Irak Kürt liderliğine baskı dahi yaptı. Ancak beklendiği üzere bunu başaramadı.

Ancak Washington, Türkiye’nin İran’ın büyük arzularından ve Şii milislerin de (…) Musul’da mezhepçi katliamlar yapması tehlikesinden duyduğu endişeleri paylaşıyor.

ABD’nin Bağdat-Ankara kavgasında taraf tutmaktan ziyade Musul’da IŞİD’e karşı operasyonu kolaylaştıracak, İran’ın buradaki hedeflerini mat edecek, İbadi’yi sıkıntıya düşürmeyecek veya İran’a bağımlılığını artırmayacak ve Irak’la Türk birlikleri arasında muhtemel bir çatışmanın önüne geçecek bir uzlaşmaya varılması için diplomasiyi kullanması gerekir. 

Üst düzey Irak ve Türk milli güvenlik yetkilileri birkaç hafta evvel İstanbul’da bir araya geldi ve Başika Üssünün (…) bir Koalisyon üssü olarak kullanımı konusunda prensipte bir anlaşmaya vardı. ABD, bu fikrin hayata geçmesi için, yani Türk birliklerinin ve Iraklı Sünni Arap gönüllülerin yanısıra diğer Koalisyon üyelerinin de birliklerini buraya yerleştirebileceği şekilde bir inisiyatif alması gerekir. Bu, birçok olumlu sonuç da doğuracaktır: Şii milislere ve Musul çevresindeki hareketliliklerine karşı ABD’nin eline bir koz verecek, Bağdat’la Ankara ilişkilerinin daha da bozulmasını önleyecek ve Musul harekâtı esnasında bir savaş içinde savaşın patlak vermesinin önüne geçecektir.

Askerî birliklerinin Başika’da kalmasını sağlamak için Türklerin başvurduğu sert taktikler işleri daha da karmaşıklaştırıyor. İbadi’nin şahsına yönelik saldırılar ve Bağdat meclisiyle ilgili diplomatik olmayan yorumlar Irak Başbakanını zayıf ve kırılgan bir görüntüye sokuyor. Ve bu, amaca zarar veren ters bir etki doğuruyor. Şii milislerin Bağdat hükümetinin zayıf olduğu ve Irak topraklarını yabancıların müdahalesine karşı savunmak için Musul’da bulunmaları gerektiği yönündeki argümanını güçlendiriyor. Türkiye’nin bu buyurgan tavrı, İyad Allavi gibi İran karşıtı ve geleneksel Türk dostu olan siyasetçilerin dahi önünde Türk birliklerinin geri çekilmesini istemekten başka bir seçenek bırakmıyor. Bazı Türkmen temsilciler dahi Türkiye’nin yaklaşımını eleştiriyor ve bunun yol açacağı karşı-tepkiye yine Türkmenlerin katlanmak durumundan kalacağını söylüyor.

Başika’daki Türk birliklerini bir an evvel Koalisyon şemsiyesi altına sokmak, gerginliklerin kontrol altına alınmasına yardımcı olacak ve Musul’u kurtarma operasyonunun olumsuz yönde etkilemesinin önüne geçecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder