30 Ekim 2016 Pazar

D.IGNATIUS: SURİYE ÇATIŞMASI NASIL DAHA BÜYÜK VE KANLI HALE GELEBİLİR


SURİYE ÇATIŞMASI NASIL DAHA BÜYÜK VE KANLI HALE GELEBİLİR

David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 3.11.2015

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Başkan Obama Suriye çatışmasının bir vekâlet savaşına dönüşmesini istemediğini söyledi. İslam Devleti’ne karşı savaşa giren tarafların birbirine zıt düşen, radikal bir şekilde farklı gündemleriyle maalesef bu çoktan gerçekleşmiş durumda.

Çatışmanın kafa karıştırıcı düzenine bir göz atalım: ABD İslam Devletine karşı en güçlü müttefikinin YPG güçleri olduğuna karar verdi. Ancak bizim sözde NATO müttefikimiz Türkiye, YPG’nin Kürt terörist grup olduğunu iddia ettiği PKK’yla bağlantısı olduğunu söylüyor. Peki bu problem nasıl halledilecek? Henüz bir cevap yok.

Bu arada Rusya, Suriye Cumhurbaşkanı Esed’e bağlı birliklerle İslam Devleti’ne karşı savaştığı iddiasında. Ama Rus savaş uçakları ABD, Türkiye ve Ürdün tarafından el altından desteklenen İslamcı isyancı grupları bombalıyor ve bu tugaylar var güçleriyle direniyor. İsyancılar Amerikan antitank füzeleriyle kaydettikleri başarıların videosunu yollayarak övünüyorlar. Savaş ürpertici bir şekilde Rusya’nın Afganistan’daki savaşının ilk evresine benziyor. Peki gidişat nereye? Buna da henüz bir cevap yok.

Suud ve İran yaklaşık 4 yıldır Suriye’de vekâlet savaşı veriyor. Bu belki de tüm çatışmaların en zehirlisi; zira Ortadoğu’yu yakarak bitiren Sünni-Şii mezhepsel ateşini besliyor.

Paramparça olan Suriye haritasına bir bakın, birbiriyle çatışan koalisyonları ve ittifakları görürsünüz. Aynı alanda çok fazla sayıda güçlü askeri kuvvetin bir araya gelmesi sebebiyle kaza ve hesap hatası tehlikesi büyük.

Peki, bir yandan dış güçler çatışmayı çözmek için diplomatik müzakere yürütürken niye bu vekâlet savaşı giderek tırmanıyor? (…) Viyana toplantısının sonucu hiç de ümit verici değildi: [sahada] çatışan hiçbir grup katılmadı ve dış güçler arasında da geçiş döneminin nasıl olması gerektiği konusunda herhangi bir fikir birliği yoktu.

“Savaş ve görüş” Ortadoğu çatışmalarının tekerrür eden bir döngüsüdür. Belki de bu yüzden mevcut askeri tırmanma, ciddi görüşmeler başlamadan evvel her bir tarafın elindeki toprağı genişleterek pazarlık gücünü artırmaya çalışmasından dolayı, diplomatik müzakerelerin de bir başlangıcı olabilir. Çok şanslı olmalıyız. Ama Esed de isyancılar da her zamanki gibi tavize hazır görünmüyor.

İstenmedik bir felaketi önlemek üzere Suriye’yi kuzeyden güneye çalışarak “çakışmayı önlemek (deconfliction)” gerekli. [Z.T.K. Başta Rus ve Amerikan güçleri olmak üzere savaşa müdahil olan tarafların aynı alanda karşı karşıya gelmesini önlemeyi kastediyor.]

Kuzey cephesinde, Suriye Kürtlerine ve onların Arap müttefiklerine yardımlarını artıran ABD’nin Türkiye’yle istişarelerini daha da derinleştirmesi gerekiyor. Başkan Obama Suriye’ye 50 kişiden az bir Özel Harekât birliği yolluyor; yanlış anlamayın, bu önemli bir taahhüt. Amerikan birliklerinin hava desteğine de ihtiyacı var, sadece İslam Devletini bombalamak için değil, aynı zamanda ikmal, başları derde girdiğinde kurtarma ve belki de Irak’ta son derece tahripkâr olan istihbarata dayalı “gece baskınları” yapabilmek için.

Peki, Türkiye, sınırlarında artan Amerikan rolü hakkında ne düşünüyor, hele de Kürdofobik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazar günkü nihai seçim zaferinden sonra? Pentagon’daki yetkililer Türklerle güven tazelemek gerektiğini söylüyorlar; zira ABD artık 25.000 YPG savaşçısına daha fazla nezaret edecek ki [böylece onlara verilen] teçhizatın Türkiye’nin terörist örgüt olarak gördüğü PKK’nın eline geçmesini önleyebilir. Bu mantıklı; ancak Ankara’nın rızası gerekiyor.

Suriye’nin Ürdün’le olan güney sınırında ABD, Güney Cephesi olarak bilinen -54 tugaydan müteşekkil 35.000 savaşçının bulunduğu- bir isyancı koalisyonun eğitimine sessiz sedasız yardımcı oldu. Geçen hafta Rus savaş uçakları, Suriye’nin güneybatısındaki el-Harra’da bulunan Amerikan destekli birliklerin bir kısmına saldırdı ki daha önce Rus muharebe elektronik istihbarat merkezinin bulunduğu bu bölgeyi isyancılar ele geçirmişlerdi. Bu çılgınlık. Moskova ve Washington yangına körükle gitmek yerine durumu yatıştırmaya çalışmalılar.

Ama Suriye çatışmasının insafsız mantığında daha da kötüsü önümüzde duruyor. Güney Cephesinin sözcüsü Binbaşı Essam al-Rayes, Salı günü telefonla gerçekleştirdiğim röportajda bu hafta içinde Şam’ın güneyindeki bölgeleri yeniden ele geçirmek üzere Rusya’nın desteğinde yeni bir Suriye saldırısı beklediklerini söyledi. “Zafer” peşinde koşmak ancak radikallere yardımcı olur.

Dış güçler çatışmayı yatıştırmak için bir yol bulamazsa bölgeyi ne bekliyor? İşte size tatsız bir ipucu: İran ve Suriye’deki Kürt siyasi hareketlerinin liderleri haftalar evvel beni ziyaret ettiler, hepsi de Büyük Kürdistan’ın dört ülkenin sınırlarını yok edeceği günün hayaliyle yaşıyorlar.  

Eğer Rusya, İran, Türkiye ve diğer vekâlet savaşçıları el bombasının pimini eski yerine sokmazlarsa bölgeyi saracak çok daha yıkıcı bir patlama önümüzde duruyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder