30 Ekim 2016 Pazar

D.IGNATIUS: HALEP UÇURUMUN EŞİĞİNDE



“TESLİM OL Kİ TEKRAR YEMEK YİYEBİLESİN”: HALEP UÇURUMUN EŞİĞİNDE

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 4.10.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Vahşi bir Rus bombardıman hamlesinin Halep’i neredeyse teslim olma noktasına getirdiği Suriye’deki son gelişmeleri özel görüşmelerde değerlendirirken birçok Amerikalı yetkili “Felaketvari” kelimesini kullanıyor. Obama yönetiminden yetkililer bu dehşeti itiraf etseler dahi sözkonusu şiddetli hamleye karşı koyabilecek seçeneklerden hala sakınıyorlar.

Amerikalı yetkililer, Suriye hakkında başka her ne söylerlerse söylesinler, bir şehrin ve insanlarının yok olmasına seyirci kalarak bizim gerek bireyler gerekse millet olarak alçaldığımızı kabullenerek sözlerine başlamalılar. Rusya bir askeri bataklığa daha saplanıyor olabilir; ancak ABD de derin bir ahlaki bataklık içinde. Suriye lekesi ulusal bilincimizden daha uzun yıllar çıkmayacak.

Amerikalı istihbarat yetkilileri Suriye muhalefetinin iradesini kırma amaçlı Rus harekâtını ABD ve müttefiklerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ve Japon şehirlerine yönelik kullandıkları yangın bombalarına benzetiyorlar. Bugün Rusların kullandığı silahlar ise termobarik bombalar, yangın çıkaran mühimmatlar, misket bombaları ve sığınak deliciler. Halep’i diri diri yakmaya kalkıştılar.

Ateşkes müzakereleri iki hafta evvel çökerken Ruslar hastaneleri, ekmek fırınları önündeki kuyrukları ve sivil yerleşimleri vurdu. Amerikalı bir uzmana göre mesaj açık: “Teslim ol ki tekrar yemek yiyebilesin”.

Bir Amerikalı istihbarat yetkilisinin tüyler ürpertici değerlendirmesi şu: “Suriye rejimi ve Rus destekçileri, bir savaş silahı olarak, Halep’teki vahim insani durumu daha da şiddetlendirmeye dönük önceden hesaplanmış bir yaklaşımı benimsedi. Hedefleri apaçık: Şehirdeki hayat şartlarını o denli dayanılmaz bir hale sokacaklar ki muhalefetin silah bırakıp teslim olmaktan başka bir şansı kalmayacak.”

Şu yavan analitik kelimeleri yeniden bir düşünün: Ruslar sivillerin ızdırabını “bir savaş silahı” haline getirdi.

Amerikalı uzmanlar, savaşta çok önemli bir dönüm noktası olacak şekilde Halep’in birkaç hafta içinde düşmesinden korkuyorlar. Uzmanlar, şehir sakinlerinin direncini dikkate alarak Halep’in daha aylarca dayanabileceğine dikkat çekiyorlar. Tam dört sene evvel ekim ayında, daha henüz rejim tarafından top ateşiyle dövüldüğü sıralarda Halep’i ziyaret ettiğimde bu ruha bizzat şahit olmuştum. Sadece birkaç saat kalmıştım. Halep’in Suriyeli sakinleri ise tam 48 aydır orada.

Eğer Halep düşerse sıra neye gelecek? Cevap daha derin ve rezil bir iç savaş. Amerikalı bir istihbarat yetkilisi bunu şöyle açıklıyor: “Rejim Halep’te zar zor bir zafer kazanabilir belki ama muhalefet öyle kolayca yenilgiye uğratılamaz. Sayıları tam anlamıyla yenebilmek için çok çok fazla.” Uzmanın tahminlerine göre, muhalif güçlerin toplam sayısı el-Kaide bağlantılı Nusra Cephesi de dahil yaklaşık 100.000.

Amerikalı yetkililer Halep’in teslim olması halinde ufukta iki ihtimal görüyorlar: Muhalif savaşçılar dağılıp cephe hatlarının arkasından Suriye ve Rus birliklerini taciz edebilir veyahut muhalefetin zaten güçlü olduğu İdlib, Hama, Humus ve Daraa gibi şehirlerin kırsal kesimlerine birliklerini konuşlandırabilir. ABD ve –Türkiye, Ürdün, Suudi Arabistan gibi- koalisyon ortakları da bu savaşçılara örtülü askeri desteklerini arttırabilir.

Muhalifleri desteklemek alengirli bir problem. Bir Amerikalı yetkiliye göre, Rusların şiddetli saldırılarından şimdiye kadar “asıl istifade eden” taraf (Esed rejiminin yanısıra) Nusra Cephesi. “Moskova hastaneleri ve yardım çalışanlarını bombalamayı durdurana değin Nusra bu durumu istismar etmeyi... ve kendisini Suriye halkının savunucusu olarak sunmayı sürdürecektir.”

Bir uzmanın tahminine göre “bir sonraki adım rejimin kontrolü değil, gerilla savaşı olacak”. Rusya için bu hiç de iç açıcı bir durum değil. İşte bu yüzden Amerikalı yetkililer Rusya’nın masaya dönmesi için kapıları açık tutuyorlar; tabii ki bu hafta askıya alındığı şekliyle ABD’yle ikili müzakereler formatında değil, İran ve Suudi Arabistan’ı da içerecek şekilde çoktaraflı bir forum olarak.

Beyaz Saray’ın askeri seçenekler konusundaki temkinli tavrı Pentagon tarafından da destekleniyor, tıpkı Suriye çatışmasının başından bu yana olduğu gibi. Pentagon yetkilileri hala dönemin Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey’nin 2013’teki bir mektubuna atıfta bulunuyorlar. Dampsey, mektubunda sivilleri koruma maksatlı bir uçuşa yasak bölgenin başlangıçta 500 milyon dolara, bir ay sonra 1 milyar dolara mâl olacağı ve “yüzlerce savaş uçağının karaya ve denize konuşlanması gerektiği” konusunda Kongre’yi uyarmıştı. Yönetimin temkinli tavrı Rusya’nın geçen seneki müdahalesiyle birlikte daha da derinleşti.

Eğer ki askeri seçenekler Halep’te riskliyse insani yardımlar ne durumda? Bu noktada ABD’nin daha cesur olma şansı var. (...)


Türkiye, Ürdün ve Lübnan sınırından insani yardım konvoylarını yollayarak Ruslara meydan okuyun. Muhasara altındaki çaresiz şehre havadan yardım yollayın. Rusya’nın acımasız siyasetinin neye yol açtığını dünyanın görmesini sağlayın. Bunlar tabii ki yetersiz ve eksik seçenekler; ama emin olun ki hiçbir şey yapmamaktan çok daha iyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder