30 Ekim 2016 Pazar

D.IGNATIUS: AMERİKAN SEÇİMLERİ DÜNYAYI İYİCE ENDİŞELENDİRİYOR



AMERİKAN SEÇİMLERİ DÜNYAYI İYİCE ENDİŞELENDİRİYOR

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 18.10.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Amerikan seçimlerinden üç hafta evvel tahmin yürütmek riskli; ama şu an için gerçekleşmesi en yüksek ihtimal, Amerikan siyasetinin merkezin kontrolünde kalması ve Hillary Clinton’ın başkan olması. Bu, birçok nedenle önem arz ediyor; özellikle de son derece değişken/istikrarsız bir dünyayı istikrara kavuşturmaya başlayabileceği için.

(…)
(…) Geçtiğimiz iki ayda üç kıtayı gezmiş biri olarak gittiğim yerlerde dünyanın haliyle ilgili geniş çaplı endişeler, yakınmalar duydum. Birçok uzmana göre, ABD ve müttefikleri gerilerken Vladimir Putin’in Rusya’sı ilerliyor.

Eski üst düzey CIA yetkililerinden Rolf Mowat-Larssen, kaleme aldığı bir makalesinde Amerikan-Rus çatışması tehlikesine dikkat çekiyor: “Bir ömür Rusya’yı gözlemlemiş biri olarak Rus-Amerikan ilişkilerine dair hiç bugünkü kadar endişelenmemiştim. Soğuk Savaş yıllarının uygulamalarına benzer şekilde ABD ve Rusya’nın karşılıklı hamleler yaptığı tehlikeli bir sıfır toplamlı oyun modeli ortaya çıkmış durumda.”

Rusların Ukrayna, Suriye ve siber alanda saldırganca adımları, bazı uzmanların, hasımların birbirine galip gelme beklentisiyle hamleler yaptıkları “tırmandırma üstünlüğü” psikolojisinin anlatıldığı Herman Kahn’ın klasik “Tırmanma (On Escalation)” kitabı gibi Soğuk Savaş metinlerini gözden geçirmelerine yol açıyor. Bazı uzmanlar, Rusya’nın artık ABD’nin konvansiyonel silahlardaki üstünlüğünü ve bu silahları kullanma irade ve isteğini kaybettiği algısıyla hareket ettiğini savunuyor.

Ancak mevcut Amerikan-Rus yüzleşmesi bazılarının zannettiğinden daha stabil durumda. Birincisi, iki ülke arasındaki diplomatik görüşmeler neredeyse süreklilik arz ediyor. Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’la bıkmadan usanmadan sürdürdüğü (nafile görünen) müzakerelerle dalga geçmek kolay. Ancak gerek bu buluşmalar gerekse Suriye’de muhtemel bir çatışmayı önlemek üzere Amerikan ve Rus orduları arasında sürdürülen günlük temaslar da kazaen çatışma ihtimalini azaltıyor.

Bu arada Pentagon, Amerikan “üstünlüğü”nü yeniden tesis edebilecek şekilde yeni ileri teknoloji ürünü silahlar üzerinde çalışıyor.

Rusya’nın bu çatışmalarda görünüşteki baskın konumu da aslında göründüğünden daha kırılgan. Bunun temel nedeni, yaptırımlar ve düşük petrol fiyatları yüzünden ekonomisinin giderek zayıflaması.

Rusya birçok kriter bakımından gerilemekte: (…)

Askeri güç gösterisi Rusların iktisadi düşüşünü maskeliyor. Reuters yazarı William E. Pomeranz’a göre, GSYH’de hükümetin payı geçtiğimiz 10 yılda neredeyse iki katına çıkarak Sovyetlerdeki düzeye yaklaşarak %70’e ulaştı. Bu da büyük yolsuzlukları ve verimsizliği beraberinde getirdi. Enerji sektöründe dahi Rusya, açık denizdeki veya kuzey kutup bölgesindeki çıkarılması güç rezervleri için gerekli teknolojiden mahrum.

Amerikan seçim kampanyası zaman zaman sanki dünya paramparça oluyor izlenimi uyandırıyor. Ancak müstakbel başkan, beklenilenden daha güçlü bir Amerikan ekonomisi ve küresel ittifaklar yapısı devralacak.

Mesela Avrupalı müttefikler göçün ve popülist öfkenin baskısı altında. Ama kırılgan merkez hala daha ayakta ve muhtemelen Clinton’ın zaferiyle daha da güçlenecek. Yeni yönetim, Asya’da –(ABD’nin dikkatlice iteklemeleriyle) geçtiğimiz sene birbiriyle daha iyi dostlar haline gelen– iki yakın ortağı Güney Kore ve Japonya’yla gelişmiş iktisadi ve askeri bağlar kuracak.

Paradoksal bir şekilde geleceğe dönük en büyük tehdit, belki de geleneksel Soğuk Savaş problemi olan nükleer silahlar olarak kalacak. Kuzey Kore umursamazca bir nükleer devlet olma arayışında. İran’ın nükleer programı kontrol altına alındı; ama acaba bu ne kadar sürecek? Ve Amerikan konvansiyonel gücü karşısında ciddi bir şekilde geride kaldığını fark eden Rus liderliği, (Suriye’deki göz boyayan operasyonlarına rağmen) hala daha stratejik derinliğini nükleer silahlar üzerinden görüyor.

Mevcut kanıtlar ışığında Amerikan seçimleri, bir gerginlik döneminin ardından muhtemelen küresel düzenin bir nebze olsun konsolidasyonunu sağlayacak. İyi haber şu: Birkaç gün evveline kıyasla kötü haberin gerçekleme ihtimali bugün daha düşük. Ancak 8 Kasım yaklaşırken dünya nefeslerini tutmuş halde Amerikan seçimlerinin sonuçlarını bekliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder