25 Eylül 2016 Pazar

A.BOVDUNOV: FIRAT KALKANI VE ABD



FIRAT KALKANI: ABD ÖNÜNDEKİ PROBLEMLER VE İHTİMALLER

Alexandr Bovdunov (Yazarın ismi müstear olabilir)
Katehon, 30.8.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü operasyonda artık bir karar vermesi gereken kritik bir anda. Amerikan Savunma Bakanlığı, Özel Kuvvetlerinin eğitip desteklediği YPG birliklerinden Kürtlerin Türk ordusunun hedefi haline gelmesinden duyduğu endişeleri dile getirdi. (...)
(...)
(...) Daha evvel de belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde giriştiği operasyon ABD’ye yönelik bir meydan okuma mahiyetinde.
(...)
(...) Gelişmekte olan durum ABD için oldukça sıkıntılı. ABD Türklerin de Kürtlerin de kendisiyle bir müttefik olarak kalmasını ister; ancak mevcut tırmanma bunu imkansız hale getirecektir.
Taktiksel açıdan bakıldığında, ABD’nin karşılaştığı zorluklar Şam, Moskova ve Tahran için yeni bir fırsatlar penceresi açtı. Eğer ki ABD, çözümsüz Türk-Kürt ikilemleri konusunda bir çıkmaza girdiyse, Suriye’nin kaderinde kilit konumdaki Halep savaşı da dahil diğer süreçlere müdahilliği daha da azalabilir. Türkiye, hem Kürtlerle bir çatışmaya girerek hem de militanların büyük bir kısmını bu savaşın içine sürükleyerek ABD’nin Halep savaşından dikkatini dağıtmakta.
Ayrıca Kürtler karşılığında Türkiye’nin Halep’teki varlığı Rus-Türk anlaşmasının bir parçası olabilir. Yeni bir cephenin keşfi, Ankara’nın karizmasını çizdirmeden vekil (proxy) savaşçılarını Halep’ten çekmesine imkan verecek ve onların nasıl kullanılacakları ve faydalanılacakları problemini de çözecektir. 
Suriyeli Kürtlerin kaderi konusunda Rusya ve İran’ın manevra alanı ve Türkiye’yle müzakere imkanı daha fazla. Moskova, Kürtlerin [ABD’yi bırakıp da] kendisiyle iş tutmasını sağlayamamıştı. Tahran da Kürtlerin Suriye’nin federal bir devlete dönüşmesi konusundaki duruşunu kendi Kürt ayrılıkçılarıyla savaşta bir tehdit olarak algılamakta.
ABD ciddi bir şekilde kaybediyor. Çatışmanın daha da tırmanması Menbic’in kontrolünü bir sorun haline getirecek, bu da ABD tarafından desteklenen Kürtlerin Türk kuvvetleriyle doğrudan ve açıkça savaşması anlamına gelecektir. Bununla birlikte ABD’nin hala birçok seçeneği var:
1. Türklerle Kürtleri dengelemeye devam etmek: Bu en az avantajlı ama en az riskli seçenek. Ancak bu dengeleme siyaseti çatışmayı durduramaz artık. Her iki tarafta da ABD’ye güvensizlik artıyor.
2. Türklere karşı Kürtleri desteklemek: Bu, Türkiye’yle bir çatışma ve belki de Ankara’nın NATO’dan çekilmesi anlamına gelecektir. Kendi içinde çatlamış haldeki Kürt hareketinden bir grubu [PYD’yi kastediyor] avucunda tutmak uğruna çok ama çok büyük bir maliyeti göze almak demektir bu.
3. Türkiye’nin önemini idrak ederek Ankara’ya kaymaya çalışmak: Bu durumda ABD, Kürtler üzerindeki kontrolünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Ama Washington, Şam rejimine karşı savaşmak üzere Türk birliklerini ve Türklerin kontrolündeki İslamcıları desteklemeye de çalışabilir. El-Bab şehrinin ele geçirilmesi halinde Halep’i kuşatmış durumdaki Suriye ordusuna karşı doğrudan harekete geçeceklerdir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Rusya, İran ve Suriye çok ciddi bir problemle karşı karşıya kalacaktır.

Türkiye, Suriye sınırına 3 zırhlı tugay, 3 piyade tugayı, 2 özel harekât topçu birliği ve 110 helikopterli bir hava tugayından oluşan toplamda 55.000 kişilik ciddi bir askeri güç yığdı. ABD, Türkiye’nin Kürt karşıtı operasyonlarını durduramaması halinde, Türk liderliği ve silahlı kuvvetleri içindeki nüfuz ajanlarını kullanarak, bu birlikleri Şam’a karşı yönlendirmeye çalışabilir. “Kuşatma altındaki” Halep’e yardım etme arzusu istismar edilebilir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder