10 Ağustos 2016 Çarşamba

M.BERGER: TÜRKİYE’NİN KIRILMA ANI VEYA DARBEDEN KİM SORUMLU?

Darbeleri mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz


TÜRKİYE’NİN KIRILMA ANI VEYA ‘DARBE TEŞEBBÜSÜ’NDEN KİM SORUMLU?

Martin Berger (Serbest gazeteci ve jeopolitik uzmanı)
New Eastern Outlook, 17.7.2016

Tercümeler: Zahide Tuba Kor

(…)
Hükümet hemencecik Albay Muharrem Köse ve Türk askeri ataşeliklerine bağlı bir dizi subayın darbenin arkasında olduğunu tespit ediverdi. Böylece yabancı ülkelerle askeri anlaşmalara imza atmakla görevli subayların işin başında olduğunu iddia etti; yani onlara göre darbe, sürgündeki vaiz Fethullah Gülen’le ittifak halindeki yıkıcı güçler tarafından tetiklendi. (…) Unutulmamalı ki Gülen, gönüllü olarak sürgün yaşadığı ABD’deki bürosundan idare edilen 20 milyar dolar değerindeki bir iktisadi imparatorluğun kontrolünde.
(…)
Erdoğan, Osmanlı İmparatorluğu nostaljisiyle ve Türkiye’yi “Müslüman dünya”nın başına geçirme hülyasıyla tükendi. Kendi inşa ettirdiği Beyaz Saray’ında öyle sessizce oturamaz.
Mutlak despotluğunun önündeki tek problem, Kemalist cumhuriyetin son müdafii Türk ordusu.
(…)
Bütün bunların ışında aşağıdaki sonuca ulaşmak mümkün:
o       “Başarısız darbe teşebbüsü” bizzat Erdoğan’ın kendisi tarafından sahneye kondu.
o       Erdoğan’ın sözde “terörist kart”ı gibi oyunları bir kez daha kullandığına şahit oluyoruz.
o       Erdoğan’ın bu atılımının amacı, cumhurbaşkanına sınırsız yetkiler bahşetmek için anayasayı değiştirmek gerektiğine halkı ikna etmek.
o       Erdoğan’ın despotça arzularına karşı aktif muhalefetin ordudan geldiği dikkate alındığında, bu provokasyonu tertipleme rolünün en üst komuta kademesine değil de ordudan seçilmiş temsilcilere verilmesi hiç de sürpriz değil.
o       Son gelişmelerde “ordunun hatası”, askeri idarenin yetkisini baltalamak için tabii ki Erdoğan tarafından –anayasada kendi çıkarlarına uygun yeni düzenlemeler talep ederek-bilfiil bunu kullanılacak olmasını görememesi. 
Devlet kontrolündeki Türk medyasının bütün bu durumu Erdoğan’ın planlarına uyacak şekilde ne kadar da dakikçe eğip büktükleri gerçekten önemli. Tabii ki bu, Ukrayna’da eğitilen sözde Türk “enformasyon gücü”nün kurulmasında Washington’ın Türkiye’ye sağladığı yardıma hamledilebilir. Bu projenin sunumunda Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın belirttiği gibi, “enformasyon gücü” Türkiye içindeki “her türlü tehdidi ve meydan okumayı” etkisizleştirmek için kullanılacaktı.
Bu “başarısız darbe teşebbüsü”nde yer alanların sert bir şekilde cezalandırılmasına gelince, Erdoğan’ın zalimliği onun müttefikleri tarafından dahi görüldü ve şüphe yok ki bu da aynı provokasyonun bir parçası, her ne kadar Türk medyası aksini söyleyip dursa da... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder