11 Ağustos 2016 Perşembe

D.HEARST: BİR iPHONE NASIL TANKLARI MAĞLUP ETTİ


Darbeleri mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz

BİR iPHONE NASIL TANKLARI MAĞLUP ETTİ

David Hearst (Middle East Eye internet sitesi baş editörü; eski İngiliz Guardian gazetesi dış politika başyazarı)
Middle East Eye, 16.7.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…)
Bütün bunlar gösteriyor ki Türkiye’de dün gece yaşananlar hiç şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde askeri bir darbeydi. Ancak Ankara’daki Amerikan büyükelçiliği Amerikan vatandaşlarına ilettiği acil mesajda buna bir “kalkışma” diyordu.
Bu süreçte Geopolitical Futures internet sitesinde darbenin başarılı olduğuna dair bir analiz yayınlandı [Z.T.K. Geopolitical Futures’ın sözkonusu darbe analizlerine http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/08/geopolitical-futurestan-3-darbe-yazisi.html linkinden ulaşabilirsiniz]. BBC Arapça, Sky News Arapça, el-Arabiya TV, ITN diplomatik editör ve Amerikan kanallarının hepsi Erdoğan’ın artık bittiğine veya Almanya’ya kaçtığına dair yorumlarla doluydu. Guardian gazetesinin daha sonra değiştirilse de ilk manşeti (…) “Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de gerilimi nasıl alevlendirdi” şeklindeydi.
Türk halkı geleceği için mücadele verirken marka imajı demokrasi olan Batılı liderler arasında soğuk bir sessizlik hakimdi. Fransız Konsolosluğu iki gündür kapalıydı. Yoksa Türkiye’yle ilgili bir şeyler mi duymuşlardı?
Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry, ilk açıklamasında “D” harfiyle başlayan o ürkütücü kelime dışında [Z.T.K. “demokrasi” kelimesini kastediyor] her kelimeyi kullandı. Türkiye’de “istikrar, barış ve devamlılık” temennisinde bulundu. Meşru yollarla seçilmiş cumhurbaşkanı ve meşru yollarla seçilmiş meclisi destekleyici hiçbir şey söylemedi (…) ta ki darbenin başarısızlığa uğradığı netleşene kadar.
Eğer ki Avrupa ve ABD’nin niçin Ortadoğu’da suçüstü yakalanarak renkten renge girdiğini, niçin her türlü ahlaki otoritesini ve aslında her türlü otoritesini kaybettiğini ve artık demokratik değişimin feneri olmadığını bilmek istiyorsanız, öyle çok ötelere değil, İstanbul ve Ankara’da rüzgarın hangi yöne estiğini görmek için bekledikleri sadece o üç saatlik sessizliklerine bakmanız yeterli.
Suudiler Erdoğan’a desteklerini bildirmek için tam 15 saat beklediler. Birleşik Arap Emirlikleri ve ona bağlı medya kuruluşları Erdoğan’ın ülkesini terk ettiği mesajını her yere yaydılar. [Z.T.K. BAE'nin darbe teşebbüsündeki rolüne dair yazılara şu 2 linkten ulaşabilirsiniz:  http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/08/birlesik-arap-emirliklerinin-darbedeki.html ve http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/08/darbeleri-mazurgoren-veya-gosteren.html
Oysa tam aksi doğruydu. Erdoğan F16’ların havada olduğunu ve Atatürk Havalimanı’nın kapalı olabileceğini bildiği halde uçağa atlayıp İstanbul’a doğru gitme yiğitliğini gösterdi.
İlk baştan itibaren Erdoğan’ı destekleyen sadece üç ülke vardı: Fas, Katar ve Sudan.
Asıl etkileyici olan ise Erdoğan’ın devrilmesini istemek için aslında her türlü gerekçeye sahip olan ve yine bizzat Erdoğan tarafından yerinden edilmiş Türk siyasetçilerin açıklamalarıydı. Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu (…) hemen darbeye karşı tweetler attı. (…) AK Parti’nin liberal kanadından iki lider Erdoğan’a destek açıklamaları yaptı; darbeye karşı çıkan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül CNNTürk’e (…) ve eski Başbakan Ahmet Davutoglu el-Cezire’ye (…) dedi.
Bütün bu kişiler Batı’nın Erdoğan aleyhindeki uzlaşmasının gerçekleşmeyeceğini görebilmişti. Bu süreç tek bir kişiden çok daha önemliydi. İster inanın ister inanmayın Türkler, seçilmiş cumhurbaşkanının meşru hakları uğruna mücadele edip canlarını bile feda edecekti, her ne kadar birçoğu onun başkanlık gücünü elde etmesini istemese de.
Türkiye’nin dün akşam darbeye karşı gösterdiği tepki olgun bir demokrasi örneğiydi. Batı’nınki ise otokrasiye verdiği askeri ve siyasi destekle ölümcül derecede zehirlenen yozlaşmış bir demokrasi...
Türkiye’de dün akşamki ahlaki oyunda dönüm noktası, Erdoğan’ın iPhone’undan halka seslenirkenki fotoğrafının yayınlanıp sosyal medyada hızla yayılması oldu. Erdoğan’ın halkı sokağa çıkmaya davet ettiği o ana kadar darbe başarılı olmuş gibi görünüyordu. Ve halk kendi hayatı pahasına da olsa bu çağrıya kulak verdi. Tek bir iPhone tankları mağlup etti.
Türkiye Mısır olmadığını ispatladı. Eğer Ortadoğu’da demokrasinin bu karanlık günlerinde alınacak bir ders varsa onu alması gereken, Akdeniz’in karşı tarafında yaşayan ve ülkesi, bir zamanlar “ikinci devrim” diye göklere çıkarılan [Z.T.K. 3 Temmuz 2013’teki askeri darbeyi kastediyor] askeri diktatörlükten bugün kan ağlayan Mısır halkıdır.
2011’den bu yana ilk kez olmasa da bugün bir kez daha bölge çapında diktatörler tir tir titriyor olmalılar. Askerlerin silahlarını ellerinden alıp etkisiz hale getiren demokratik güçler onları da silahlarından arındırıp etkisiz hale getireceklerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder