11 Temmuz 2016 Pazartesi

D.HEARST: FİLİSTİN LİDERİNİ DEVİRMEK İÇİN GİZLİ ARAP PLANI



FİLİSTİN LİDERİ ABBAS’I ALAŞAĞI ETMEK İÇİN GİZLİ ARAP PLANI

David Hearst (Uzun seneler İngiliz Guardian gazetesinin dış politika başyazarlığını yaptı. Son iki senedir Ortadoğu’nun nabzını tutan, analizlere ve haberlere yer veren internet sitelerinden Middle East Eye’ın başında bulunuyor)
The Middle East Eye, 27.5.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor


NOT: Aynı konuda el-Monitor'de yayınlanmış Adnan Ebu Amer'in makalesinin tercümesine şu linkten ulaşabilirsiniz: http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/04/aeamer-mahmud-abbasin-yerine-kim-gececek.html


Middle East Eye’ın edindiği bilgilere göre, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Ürdün üçlüsü; Filistin lideri Mahmud Abbas’ın el-Fetih hareketi içindeki baş rakibi olan Mahmud Dahlan’ın Filistin devlet başkanlığı, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Filistin Ulusal Yönetimi liderliğinin kontrolünü ele alacağı Abbas sonrası dönemin planlarını yapıyorlar.

Filistinli ve Ürdünlü üst düzey kaynaklar, ayrı ayrı Middle East Eye’a bu planı anlattılar. Her ne kadar vurgularında farklılıklar olsa da (Ürdünlü kaynak Dahlan’ın bilinen zayıflıkları konusunda da uyarılarda bulundu), ortak bir harekat planının varlığını birbirlerinden bağımsız olarak teyit ettiler.

Mahmud Abbas, 1990’lardan bu yana Filistin siyasetine hâkim bir aktördü ve 2005’ten bu yana da Filistin devlet başkanlığını yürütüyordu.

Dahlan ise önce Gazze [Z.T.K. 2007’de Hamas’a karşı darbe hazırlığı yaparken Hamas durumu fark ederek erken davranıp el-Fetih’e karşı harekete geçmiş, bu sırada Dahlan Mısır’a kaçmıştı], ardından Batı Şeria’dan [Z.T.K. 2012’de Mahmud Abbas’la rekabeti yüzünden] sürgün edilen ve BAE monarşisiyle çok yakın bağları bulunan el-Fetih’in eski bir lideri.

BAE, Abbas’ın yerine Dahlan’ı getirme stratejisi çerçevesinde İsrail’le çoktan gizli görüşmeler yaptı. Suudi Arabistan ise üçlünün bu stratejiye ilişkin nihai bir anlaşmaya varmasının ardından bilgilendirilecek.

Planla ulaşılmak istenen temel hedefler şunlar:
1.      Hamas’ın da yarışacağı gelecek seçimlerden evvel el-Fetih içinde birliği sağlayıp partiyi güçlendirmek
2.      Hamas’ı birbiriyle rakip hiziplere bölerek zayıflatmak
3.      Arap devletlerinin de desteğiyle İsrail’le bir barış anlaşmasına varmak
4.      Filistin kurumlarının –yani Filistin Ulusal Yönetimi, FKÖ başkanlığı ve el-Fetih liderliğinin-  kontrolünü ele geçirmek
5.      Dahlan’ın el-Fetih ve Filistin Yönetimi makamlarının arkasındaki asıl güç olarak geri dönüşünü ayarlamak

Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed planın başlıca mimarlarından. Prens, Filistin lideri Abbas konusundaki ihtilafların BAE-Ürdün ilişkileri zedelediğini Amman yönetimine açıkça bildirdi. BAE, bir noktada Abbas’ın tutuklanmasını, ayrıca Ürdün’e girişinin veya Ürdün üzerinden yurtdışına seyahatlerinin yasaklanmasını istedi.

Üst düzey bir Filistinli yetkili Middle East Eye’a şunları söyledi: “BAE’liler, özellikle de Muhammed bin Zayed, şahsi düzeyde Abbas’ı o denli mutlak bir şekilde reddediyor ki Ürdün’e Filistin liderine karşı bir adım atmadığı için olumsuz bir tavır takındıklarını açıkça ifade ettiler.”

Üç Arap ülkesi bu planı hayata geçirmek için atılacak adımları tek tek belirlediler ve aralarında rol dağılımlarını bile yaptılar.

Bu sene içinde gerçekleştirilebilecek ve Abbas’ın görevinden uzaklaştırılabileceği parlamento ve başkanlık seçimleri öncesinde bir dizi adım atılmak zorunda.

İlk adım, el-Fetih hareketi içinde bir uzlaşma sağlamak. Filistinli bir üst düzey kaynak diyor ki “Dahlan, Gazze’de Hamas’ın el-Fetih’ten ve Batı Şeria’da da el-Fetih’in Hamas’tan daha zayıf olduğuna, el-Fetih’in kendi içinde birliğini sağlaması halinde seçimleri kazanabileceğine, yoksa Hamas’ın kazanmasının muhtemel olduğuna inanıyor. Bunu başarmak için de elde mevcut iki seçenek olduğunu düşünüyor: Ya Ebu Mazin (Mahmud Abbas) istifa edecek -ki bu muhtemel görünmüyor- ya da Ürdün, el-Fetih’i güçlendirme adı altında Dahlan ile Abbas arasında bir uzlaşmaya öncülük edecek.”

İkinci adım, parlamento ve başkanlık seçimlerini gerçekleştirme konusunda Hamas’la bir anlaşmaya varılacak.

Üçüncüsü, seçimler öncesinde Filistin Yönetimi “yeniden şekillendirilecek”. Aynı kaynak şunu da belirtiyor: “BAE, Ürdün ve Mısır; Abbas’ın siyaseten artık ömrünün bittiği inancındalar ve seçimler yapılana kadar el-Fetih liderliğini elinde tutmaya devam edecek olan Abbas’ın herhangi bir sürprizini durdurmaya çalışmaları gerektiği düşüncesindeler. Bu çerçevede ‘Ebu Mazin’i kendisine bir vekil tayin etmesi için zorlamak gerektiği’nde de ısrarcılar.”

Görüştüğümüz kaynaklar göre, “bu aşamada” kendisini devlet başkanlığına aday olarak sunmaya hevesli olmayan Dahlan, devlet başkanlılığını da kontrol edebileceğine inandığı meclis başkanlığı makamını elde etmeye çalışıyor.
Dahlan, -her ne kadar İsrail’in tercihi Ahmed Kurey (Ebu Âlâ) olsa da- devlet başkanlığına eski Dışişleri Bakanı Nasır el-Kudva’yı istiyor. Dahlan her ikisini de etkileyebileceği iddiasında.

Kaynaklardan biri dedi ki “Dahlan, şimdiye kadar tek kişinin elinde bulunan liderlik mevkilerinin el-Fetih liderliği, Filistin Yönetimi devlet başkanlığı ve FKÖ başkanlığı şeklinde üçe bölünebileceği kanaatinde. Ürdün’ün uygun gördüğü kişileri bu mevkiler için aday göstermesine itiraz etmiyor. Dahlan, kendi seçeneklerini ve şahsi tercihlerini sunduktan sonra artık meselenin Ürdünlüler ve BAE’lilerle diyaloga kaldığını ve Ürdün tarafından önerilen isimlerle de iş tutulabileceğini söylüyor.”

Dahlan parlamento ve başkanlık seçimlerinin Hamas’ın baskın olduğu Filistin Yasama Konseyi veya Filistin Yönetimi değil, “Filistin Devleti” adı altında yapılmasını istiyor. Dahlan’a göre bu düzenleme, FKÖ’yü Filistin Yönetimi karşısında daha da güçlendirecek ve tüzük meselesini bypass edecek.

Dördüncü adım ise “Hamas’a boyun eğdirmek.” Dahlan’a göre bunu çeşitli şekillerde başarmak mümkün: (i) örgütü Gazze’deki iç Hamas ve Müslüman Kardeşler’e bağlı dış Hamas olarak bölmek; (ii) Hamas’ı Filistin Yönetimi içinde kuşatmak; (iii) mesela BAE’nin Gazze’ye su temini için Sina’da bir deniz suyunu artıma tesisi kurup [Z.T.K. suyun akışını istedikleri zaman kesecek şekilde] vanaları Mısır ve müttefiklerinin eline vermek suretiyle Hamas üzerinde “yumuşak baskı” oluşturmak.

Kaynağın söylediğine göre, “Dahlan, Gazze içinde Hamas liderliğiyle birlikte çalışmanın mümkün olabileceği kanaatinde. Bu bağlamda Hamas heyetiyle buluşması için Mısırlıları ikna edenin bizzat kendisi olduğu iddiasında. Mısırlılar uzlaşma için Hamas’ın önüne üç şart koydu: (i) Gazze içindeki tüm düşmanca davranışlarına bir son vermesi, (ii) Sina’daki durumu yatıştırıp güvenliğin sağlanması için çaba sarf etmesi, (iii) Gazze’de bulunan Mısır’ın iadesini istediği kişileri teslim etmesi. Dahlan bu son şartı, özellikle “Hamas’a baskı uygulamak” için kendisinin eklediği iddiasında.”

Gazze’yi kuşatmanın bir diğer yolu, Hamas’a rakip bir hareket olan İslami Cihat’ı –[Z.T.K. ana sponsoru olan] İran’ın kendisini terk ettiği değerlendirmesinden hareketle- BAE’ye bağlı bir örgüt haline getirmeye çalışmak. Nitekim [24 Mayıs] salı günü İslami Cihat’tan bir heyet Kahire’ye ulaştı ve Mısır Genel İstihbaratı’ndan yetkililerle görüşmeler yaptı.

BAE, ayrıca Hamas ve Gazze konusunda Ortadoğu Dörtlüsü’nün eski elçisi Tony Blair ile mevcut BM Temsilcisi Nicolai Mladinov’a çeşitli “görevler verdi” ve Tunus’taki Nahda Partisi lideri Raşid Gannuşi ile de görüşmeyi düşünüyor.

Bu plan, Dahlan’ın 31 Mart’ta Amman’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından (ki bu ziyaret beş yıl aradan sonra Ürdün Krallığı’na ilk gelişiydi) Middle East Eye’ı bilgilendiren üst düzey bir Ürdünlü kaynak tarafından kanıtlarıyla ortaya kondu.

2012’de Abbas ile Dahlan arasındaki çatışma zirveye çıktığında Ürdün, Filistin Yönetimi’nin talimatıyla Dahlan’ın erkek kardeşinin mallarına el koymuştu. Dahlan bir düğün törenine katılma bahanesiyle bu son ziyaretini gerçekleştirse de asıl amacı, Abbas’la arasını bulması için Ürdün’den devreye girmesini talep etmekti.
Bu kaynağa göre Ürdün yönetimi Dahlan’a karşı ihtiyatlı.

Dahlan’ın gücünün kaynağı BAE, İsrail ve ABD’yle güçlü ilişkileri. Ayrıca Yasir Abdurrabbuh, Selam Fayyad ve Nasır el-Kudva gibi önemli Filistinli siyasetçilerle de güçlü bağları var ve elindeki para gücüyle Batı Şeria ve Gazze’de nüfuzunu artırma kapasitesine de sahip.

Dahlan’ın zayıf noktaları
Dahlan’ın Filistinliler arasında pek rağbet görmediği düşünülüyor. Yolsuzluklarla ve İsrail güvenlik birimleriyle bağlantılı olmakla suçlanıyor. Dahlan’ı başkanlığına yönelik en baş tehdit olarak gören Abbas’la “sıfır toplamlı” ilişkileri de onun için bir sorun kaynağı olarak görülüyor; keza Filistin Yönetimi toprakları dışında iş yürütüyor olması da… Üst düzey Ürdünlü çevreler nezdinde ise Dahlan’ın zayıflıkları listesi çok daha fazla uzayıp gidiyor.

Ürdünlülere göre, Abbas’ın Yasir Abdurrabbuh’u FKÖ Yürütme Komitesi Başkanlığından alıp yerine Saib Erekat’ı getirme kararı, Filistin Devlet Başkanının bir saray darbesi ihtimalinin farkında olduğunu bir göstergesi ve [tepki olarak] Kudüs’te Ürdün çıkarları aleyhine çalışabilir.

Buna karşın, Dahlan’ın Ürdün’deki Filistin mülteci kamplarında nüfuz sahibi olduğuna ve “kampların içinde kontrolünü dayatmak suretiyle bunu [kendi lehine] önemli bir koza çevirebileceğine” de dikkat çekiliyor.

Ürdünlü kaynağa göre, Dahlan’ın teklifinin avantajlarını ve dezavantajlarını iyice ölçüp biçen Ürdün yönetimi işi ağırdan almayı seçti. Ürdün’ün politikası, Dahlan’la temaslarını geliştirmeye ve el-Fetih uzlaşmasına kucak açmaya devam etmek; ama aynı zamanda Dahlan’a Amerikan başkanlık seçimlerine kadar beklemesini ve Abbas’ı uzlaşmaya itmek için Amerika’dan yardım istemesini söylemek oldu.

Ürdün, böyle bir adım için öncelikle zeminin hazırlanması gerektiğini Dahlan’a anlatacak; ama aynı zamanda Kudüs’te Ürdün’ün rolünü fiilen desteklemesini istemek suretiyle “Dahlan’ın samimiyetini ve doğruluğunu da ölçecek.”

Ürdün, Dahlan’la birlikte çalışmanın net avantajlarını görüyor. Bu bağlamda mesela el-Fetih içindeki bir uzlaşma Ürdün’ün Batı Şeria’da nüfuzunu kullanmasına yardım edecektir. Ama muhtemel tuzakları da görüyor. Kral Abdullah’ın Filistinli hizipler arasındaki mücadelenin dışında kalmasının öneminin farkındalar; el-Fetih içinde süregelen çatışmada Ürdün’ün bir taraf haline gelmesi ve Abbas’la iyi ilişkilerini tehlikeye atması birer risk olarak önlerinde duruyor.


Ürdünlü kaynak diyor ki “Ürdün Kralı, başarısız olma ihtimali yüksek bir inisiyatife önayak olmamalı. Dahlan’ın bu inisiyatife dahli dikkate alındığında kral, taraf tutan ve bir tarafı diğerine karşı destekleyen biri olarak görülebilir. Abbas, Mısır’ın Sisi’si ile BAE’nin oynadığı rolü işte tam da böyle görüyor.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder