11 Temmuz 2016 Pazartesi

G.FRIEDMAN: ALMANYA KÖŞEYE SIKIŞMIŞ DURUMDA



ALMANYA KÖŞEYE SIKIŞMIŞ DURUMDA

George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi)
Geopolitical Futures, 29.6.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

 (…) İngilizler [Z.T.K. Temmuz-Ekim 1940’taki] Britanya Savaşı’ndan sağ salim çıktılar ve şimdi şüphesiz bunu da [Z.T.K. Brexit’i kastediyor] atlatacaktır.

Britanya Savaşı’ndan sağ çıkamayan Almanlardı. Ve yine Almanların bu süreci atlatabilmeleri İngilizlere kıyasla çok daha belirsiz. Bunun nedenleri apaçık ortada; ancak medyada herkes Büyük Britanya’ya odaklandığından henüz bu hikayenin farkına varamadılar.
(…)
AB’yle görece şiddetli ihtilaflara düşen başka ülkeler de var. Bu manada İngiltere tek değil. Mesela AB, Polonya hükümetini yargı erki üzerinde oynadığı için kınıyor. Benzer şekilde AB, medyaya müdahalesi nedeniyle Macaristan hükümetine de husumet gösteriyor. İtalya’yla da aralarında (…) bankacılık krizi üzerinden ciddi bir gerilim var. Mülteci krizinin zirvesinde Avusturya, mültecilerin ilerlemesini engellemek için Brenner Geçişi’ni kapatmakla tehdit etti ve başka ülkeler de bu konuda AB’nin dayatmalarına itiraz etti. Yunanlar AB’nin dayattığı kemer sıkma politikasının yıkımından hala oldukça rahatsızlar. Liste böylece uzayıp gidiyor.

AB’nin “ufak tefek problemleri çözmekle meşgul mutlu mesut bir birlik” imajı pek de doğru değil. Sağ ve sol yelpazedeki AB karşıtı siyasi partilerin kaydettiği ciddi ilerlemelerin yanı sıra AB üyesi birçok hükümet arasında –AB yönetmeliklerinin ve dayatmalarının tetiklediği– ciddi ihtilaflar söz konusu.
(…)
Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier AB’de daha esnek bir sistemin gerekliliğine vurgu yaptı. (…)
(…)
AB üyeliğinin temeli serbest ticaret. Zaten AB, Avrupa serbest ticaret bölgesi üzerine inşa edildi. (…) Serbest ticaret bölgesiz bir AB, tartışma ve zaman zamanda da birbirini kınama platformundan başka bir şey olmayan Amerikan Devletleri Örgütü’nden farksız kalacaktır.
(…)
Almanya için serbest ticaret bölgesi vazgeçilmezdir. Avrupa’nın temel realitesi, Almanya’nın GSYH’sinin neredeyse yarısını ihracattan elde etmesidir. Alman mallarının uğrak yeri olarak Avrupa eski önemini yitiriyor ve İngiltere ile Amerika bu konuda daha da öne çıkıyor. Bununla birlikte Kıta Avrupa’sı hala Almanya için vazgeçilmez bir gelir kaynağıdır. Eğer ki serbest ticaret bölgesi değişime uğrarsa Alman ekonomisi çok ciddi bir krizle karşı karşıya kalacaktır. İhracatta %5’lik bir azalma Alman GSYH’sinde %2,25’lik bir düşüş anlamına gelecektir.

Almanya serbest ticaret bölgesini korumak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. (…) AB para birimi avrodan vazgeçebilir. Avrupa’da girişimcilik faaliyetlerini ciddi bir şekilde riske sokacak Brüksel’in yönetmeliklerinden dahi vazgeçebilir. (…)
(…)
Herhangi bir ülkenin –diğerlerine kıyasla– baskın bir şekilde güçlü ve ihracata iyice bağımlı olduğu bir piyasada, bu büyük ihracatçı güç, para akışını sürdürebilmek için yeni piyasalar arayan yırtıcı bir nitelik kazanır. Bu şartlar altında küçük ekonomilerin gelişmesi oldukça zordur. Güney Avrupa’da üstünkörü bir şekilde Akdeniz kültürlerinin tembelliğine hamledilen bir nesil krizi de söz konusu. Kültür bunda bir rol oynayabilir tabii, ama Alman ürünlerinin bu piyasalara gümrük vergisiz serbestçe erişimi de iyileşmeyi imkansızlaştırıyor.

Almanların temel korkusu Avrupa serbest ticaret bölgesinin kaybı. Bu onlar için varoluşsal bir mesele. İşte bu yüzden Almanlar Yunanların asla uyamayacağını bildikleri halde Yunanistan’la anlaşma imzaladılar. Almanlar sahneye iyi bir gösteri koydular, ama Yunanların AB’den çıkmasına müsaade edemezler. Eğer Yunanlar AB’den çıksa ve ardından ekonomileri iyileşseydi bu, Almanlar için tehlikeli bir örnek teşkil edecekti. 

İngiltere’ye ihracat Almanya için kritik önemde. Almanlar dik durabilirler, ama İngiltere’yle ticaret ilişkisini keserlerse pire için yorgan yakarlar. Almanların korkusu İngilizlerin ayrılık kararının diğer ülkelere de yayılması ki bu durum serbest ticaret bölgesinin yeniden düşünülmesini tetikleyebilir. (…) Almanlar serbest ticareti korumak için her şeyi feda edecektir.

Almanya bir canavar değil. Tıpkı Japonya ve Çin gibi o da ihracata aşırı bağımlı (…). Daha evvel hiç Japonya’nın ve şu anda Çin’in yaşadığı gerilemelerle yüzleşmedi ve bu yüzden de ihracat bağımlılığını yeniden düzenleme ihtiyacı hissetmedi. Küresel ihracat krizi vurduğunda ihracatını sürdürebilmek için elinden gelen her şeyi yapmak zorunda kaldı. İktisadi hayatında çok ciddi bir değişimi zorunlu kılacak bir krizle yüzleşmeden mevcut durumdan geri adım atması mümkün değildir ve bunun siyasi sonuçları da kaçınılmaz ve son derece ızdıraplı olacaktır.

(…)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder