11 Temmuz 2016 Pazartesi

L.BAYER: ABD, UKRAYNA KONUSUNDA ZAMANLA YARIŞIYOR




AMERİKALI MÜZAKERECİLER UKRAYNA KONUSUNDA ZAMANA KARŞI YARIŞIYOR

Lili Bayer (Geopolitical Futures kıdemli analisti)
Geopolitical Futures, 13.6.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…)
Obama görevi bırakmadan evvel Ukrayna’nın geleceği konusunda Rusya’yla bir uzlaşmaya varmak Beyaz Saray için acil bir mesele. (…)

Amerikan yönetiminin gelecek yedi ay içerisinde Ukrayna meselesinde biraz olsun ilerleme kaydedebilmek için çabalarını artırmasının üç temel nedeni bulunuyor:

Birincisi, AB’nin daha bölünmüş bir yapıya sürüklendiğinin emareleri var. Amerikan politika yapımcıları Moskova’yı tavize zorlamak ve Ukrayna’nın statüsüne ilişkin bir anlaşmaya razı etmek için, en azından kısa vadede, Batılı güçlerin hemfikir olmaları gerektiğini biliyor. Rus tehdidi algısı Avrupa çapında ülkeden ülkeye değişiyor; bazıları –diğer ülkelere kıyasla– Rusya’yı caydırmak için iktisadi ve siyasi fedakârlıklarda bulunmaya daha fazla razı.

Öte yandan Kremlin bazı Avrupalı hükümetleri ve siyasi partileri ayartmaya çalışıyor. Bazı Avrupa ülkeleri yürürlükte olan yaptırımları sorguluyor. Bu yüzden Ukrayna konusunda Batılı güçlerin müzakere pozisyonunun zamanla zayıflaması muhtemel. Dolayısıyla şu an için müzakerelerin ABD’nin faydasına sonuçlar üretmesi geleceğe kıyasla çok daha muhtemel.

ABD’nin bir anlaşmaya varmak için acele etmesinin ikinci nedeni, Ukrayna’nın geleceğine ilişkin müzakerelerin diğer bir dış politika baş belasıyla, yani İslam Devleti’yle sıkı sıkıya bağlantılı olması. Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice verdiği bir mülakatta Amerikan ve Rus istihbaratından sivil ve askeri uzmanların Suriye konusunda her gün temas halinde olduklarına işaret etti. Washington’ın İslam Devleti’ne ve Nusra Cephesi’ne karşı Rus saldırılarını desteklerken Moskova’yı diğer muhalif grupları hedef almaktan caydırmaya çalıştığını vurguladı. ABD Suriye’de gerek savaş meydanında gerekse müzakerelerde ciddi bir ilerleme kaydedebilmek için Rus desteğine ihtiyaç duyuyor.

Son olarak Obama yönetimi, gelecek Amerikan başkanının Ukrayna konusunda Kremlin’le bir anlaşmaya varmak için tüm taraflarla çalışmayı öncelemeyeceğinden endişe ediyor. George Friedman’ın da dikkat çektiği üzere, Donald Trump uluslararası krizlerde ve meydan okumalarda Amerikan pozisyonunu/etkisini sınırlamaktan yana bir tavır alırken Hillary Clinton uluslararası yükümlülüklere bağlılığı ve sabit ittifaklar sistemini sürdürmekten yana bir duruş sergiliyor.
(…) 
Anlaşmalara uyması için Rusya’ya baskı ve bölgede daha fazla askeri adımlar atmaktan Kremlin’i caydırmak, NATO ve Amerikan birliklerinin Baltık ülkelerinde ve Polonya’da varlık göstermesini ve aynı zamanda Karadeniz’de Batı’nın mevcudiyetini gerektiriyor. Mevcut Amerikan yönetimi; Rus saldırganlığını caydırmak, Minsk Anlaşmalarını hayata geçirmek ve Ukrayna’nın geleceği konusunda Moskova’yla bir çeşit anlaşmaya varmak için elzem olan askeri ve diplomatik tedbirlerin yeni başkan koltuğa oturmadan evvel devreye girmesini sağlamaya çalışıyor. Ancak Ukrayna ve Rus liderleri de dahil yabancı yetkililer, önümüzdeki Amerikan seçimlerinin belirsizliği yüzünden mevcut Amerikan yönetimiyle anlaşmalara varmakta tereddüt gösterebilirler.


Moskova’yla Amerikan menfaatlerine uygun bir anlaşma kotarma ihtimalinin giderek azaldığının ve ayrıca Ukrayna konusunda Rusya’yla işbirliğinin Suriye’de Amerikan menfaatlerini besleyebileceğinin farkında olan Obama yönetimi zamanla yarışıyor. ABD, uzun vadede Rusya’nın herhangi bir anlaşmaya bağlı kalacağını garanti edemez; ama mevcut Amerikan yönetimi için temel öncelik, orta vadede Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak ve yeni savunma tedbirleri devreye sokulurken Doğu Avrupa için zaman kazanmak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder