11 Temmuz 2016 Pazartesi

D.IGNATIUS: BRÜKSEL SALDIRISI VE AVRUPA’NIN İŞLEVSİZ GÜVENLİK YAKLAŞIMI


BRÜKSEL SALDIRISI, AVRUPA’NIN İŞLEVSİZ GÜVENLİK YAKLAŞIMINI ŞOK EDİCİ BİR ŞEKİLDE GÖZLER ÖNÜNE SERDİ

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 22.3.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

 (…)
Avrupa, modern tarihte görülmemiş bir güvenlik tehdidiyle karşı karşıya; hem de ortak para biriminin, sınır güvenliğinin ve istihbarat paylaşımının ciddi baskı altında olduğu bir dönemde. Eğer Avrupa bir borsa olsaydı pragmatik bir yatırımcı onu satıp elden çıkarırdı, batışın maliyetine ve duygusal bağlara rağmen. Eğer radikal bir yeniden yapılandırma olmazsa Avrupa, batmaya yüz tutan bir girişim. 

AB’nin güvenlik sistemine yatırım yapması lazım. Bilgi paylaşımını, sınırları takviyeyi ve vatandaşlarını korumayı engelleyen yapıyı kırması gerekiyor. Salı günü meydana gelen Brüksel saldırılarından evvelki aylarda “sistem alarm veriyordu”, tıpkı eski CIA başkanlarından George Tenet’in 11 Eylül 2001 saldırılarından evvelki dönemle ilgili yaptığı tespit gibi. Buna rağmen, tıpkı 11 Eylül öncesi Amerika gibi, Belçika da istihbaratlar arasındaki bağlantıları kuramadı.

Avrupa’ya doğru akan cihatçı dalga baş döndürücü: Amerikan istihbarat birimleri 2012’den beri 38.000’i aşkın yabancı savaşçının Irak ve Suriye’ye gittiğini tahmin ediyor. Güvenlik danışma şirketi Soufan Group’un topladığı resmi verilere göre, bunların en azından 5000’i Avrupa’dan – 1700’ü Fransa, 760’i İngiltere, 760’ı Almanya ve 470’i Belçika’dan. Nüfusuna kıyasla Belçika en fazla oranda savaşçı üreten ülke.

Belçikalı yetkililer kasım ayındaki Paris saldırısının lojistik planlayıcısı Salah Abdüsselam’ı 120 günü aşkın bir süre bulamadı. (…) Ancak Belçika’nın başarısızlığı sistemin kendisinden kaynaklanıyordu: cihatçılar gizlice hareket ediyorlardı ve Belçikalılar da yeterince istihbarat toplamadılar ve paylaşmadılar. Yetkililer Belçika için Suriye, Irak ve Libya’dakine kıyasla çok daha tehlikeli bir cihatçı sığınağı olan Molenbeek’in bu halde kalmasına izin verdi.

Bu tehdide daha az maruz kalan Amerikalılar kibirli bir şekilde kendilerini koruyabildiklerini hayal ediyor olabilirler. Ancak İslam Devleti’nin sağa sola saldırması Avrupalılardan ziyade Amerikalıların başarısızlığının bir ürünü. ABD 2014 Eylül’ünde İslam Devletini “zayıflatmak ve nihai olarak yok etmek” için küresel bir koalisyon kurdu. Ama bu strateji işe yaramadı; Irak ve Suriye’de ele geçirdiği topraklar küçülse de başka yerlere yayıldı.

Amerikan öncülüğündeki koalisyonun cihatçıları kontrol altında tutmakta başarısız olması kırılgan Avrupa’yı teröre ve toplumsal isyanlara açık hale getirdi. Başkan Obama, tarihin onun ihtiyatlı politikasını haklı çıkaracağını ümit etse de bu görüşü sürdürmesi Paris ve Brüksel saldırıları sonrası hiç şüphesiz daha da zorlaşacak.

ABD ve Avrupa İslam Devleti’yle mücadele için daha etkili bir strateji nasıl geliştirebilir? Gerçek anlamda istihbarat paylaşımı ve ortak askeri komutayla işe başlanabilir. Pearl Harbor baskını sonrası en üst düzey Amerikalı ve İngiliz yetkililer Washington’da Aralık 1941’de “Arcadia Konferansı”nda bir araya gelmişlerdi. (…) En büyük başarısı, Amerikan ve İngiliz orduları ve iki ulus arasındaki kıskançlıkları bir kenara bırakıp komutayı birleştirmeleri olmuştu. (…)

İslam Devleti’ne karşı başarının önündeki engeller de benzer. Avrupa devletlerinin istihbarat birimlerinin kabiliyetleri/yeterlilikleri ve saldırıya geçebilirlikleri birbirinden farklı. Uzmanlar, İngiltere ve Fransa’nın güçlü bir casus teşkilatı olduğunu, Almanya’nınkinin yeterli olmakla birlikte halkıyla karşı karşıya gelmekten korktuğunu; diğerlerinin ise daha zayıf olup Avrupa çapında bir istihbarat teşkilatının da bulunmadığını söylüyorlar.

Avrupa’nın ABD’nin istihbarat Leviathan’ından daha fazla “ürün”e [Z.T.K. elde edilmiş hazır istihbaratı kastediyor] ihtiyacı var. Avrupa Amerikan istihbaratından daha fazla “ürün [bilgi]” almak ama kendisi daha az [istihbarat] toplamak istiyor. Amerikalılar ve Avrupalılar zaman zaman farklı takımdaymış gibi hareket ediyorlar. Brüksel de böyleydi.
(…)

El-Kaide için işe yarayan istihbarat stratejileri bu yeni düşmana karşı başarısız kalabilir. İslam Devleti daha az dijital sinyal bırakıyor. Daha fazla “beşeri istihbarat”ın, yani düşman kampına sızmaya cesaret edecek gerçek casusların kullanılması hayati, ama bu da çok riskli. Veyahut “Kimler devşirilebilir? Muhtemel hedefler neler olabilir? Etkili düşmanları dağıtmanın en iyi yolu nedir?” gibi hayati önemdeki bilgileri elde etmek için büyük veri setlerinde “yapay zekayla öğrenme” uygulaması kullanılabilir.


Avrupa istihbarat teşkilatları hem ABD hem de birbirleriyle güçlerini birleştirmelidir. Brüksel tarzı yeni saldırılar planlayan İslam Devleti’ni çevreleyebilmek için gerekli ortaklığın inşasında Batı’nın yeni bir Arcadia Konferansına ihtiyacı var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder