5 Haziran 2016 Pazar

D.IGNATIUS - ORTADOĞU BİR ARADA NASIL TUTULABİLİR?


ORTADOĞU BİR ARADA NASIL TUTULABİLİR?

David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 3.5.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor


Sari Raş, Irak


Irak ve Suriye parçalanıyor. Irak fiilen çatışan üç ayrı bölgeye ayrılmış durumda: İslam Devleti’nin Sünni yönetimi, neredeyse özerk olan küçük bir Kürt devleti ve Şii yönetimindeki rejimin kontrol ettiği başkentten güneye kadar uzanan bölge. Benzer bir parçalı yapı Suriye’de de mevcut. Her iki ülkede de merkezi otorite ortadan kalkmış durumda.

Erbil’e bakan dağdaki karargâhında Kürt bölgesinin milli güvenlik müsteşarı Mesrur Barzani, kendisiyle yaptığımız bir mülakatta samimi değerlendirmelerde bulundu: “Yüz yıldır Irak’ta yürürlükte olan sistem artık başarısızlığa uğramış durumda. Irak, zaten doğru temeller üzerine inşa edilmemiş, büyük güçlerin menfaatlerine hizmet edecek şekilde oluşturulmuştu. Yüz yıllık başarısızlığın ardından artık yeter. Yeni seçeneklere bakmamız lazım.”

Irak’ın ve bölgenin yeni bir kavşakta olduğuna dair benzer bir kanaat, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin eski başbakanı ve Irak’ın eski başbakan yardımcısı Berham Salih tarafından da dile getirildi. Süleymaniye’de şu anda başında bulunduğu Irak Amerikan Üniversitesi-Süleymaniye [kampüsünde] görüştük.

Salih’e göre mesele “hükümette bir görev değişimi meselesi değil. ABD tarafından 2003 sonrası getirilen siyasi sistem çözülüyor. Yeni bir aşamadayız. Ya savaş ağalığına dönüşecek şekilde kaotik bir çöküntü yaşanacak ya da daha adem-i merkeziyetçi, konfederal bir Irak oluşturacak şekilde yeni bir anayasal düzenleme yapılacak. [Başka yolu yok.]

Irak ziyaretim sırasında bütün Kürt liderlerden ve bazı Sünnilerden benzer görüşler duydum. Irak ve Suriye’nin bir dönüm noktasında olduğu iddiasındalar. En baş öncelik İslam Devleti’ni mağlup etmek. Ancak ABD, –gerek Sir Mark Sykes ve François Georges-Picot tarafından çizilen sınırlara gerekse ABD’nin 2003 sonrası giriştiği yeni sömürgecilik felaketine bir alternatif olarak– müttefikleriyle müstakbel siyasi yapı hakkında görüşmelerde bulunmalıydı.

ABD’nin bu felaketin üstesinden gelebilmesi için nasıl yaratıcı bir şekilde düşünmesi gerektiğine dair bir model olarak 1944’te izlenen Amerikan siyasetine bakmak yeterli. İkinci Dünya Savaşı’nda zafer[e ulaşmak için önünde] hala daha kana bulanmış bir sene vardı. Ancak Başkan Franklin D. Roosevelt, savaş sonrası barışı ve refahı getirecek kurumlar üzerinde etraflıca düşünmeye başlayacak basirete o dönemde sahipti. Senenin sonunda IMF, Dünya Bankası ve BM için detaylı planlama başlamıştı.

Gerek Başkan Obama’nın görev süresinin kalan kısmındaki gerekse müstakbel başkanın koltuğuna oturacağı ilk aylardaki zorlu görevi şu: Ortadoğu’da –Sünniler, Şiiler, Kürtler ve bölgenin [toplumsal] doku[su]yla iç içe geçmiş daha küçük azınlıklar için– daha iyi bir güvenliği, yönetişimi ve iktisadi refahı tesis edecek yeni bir düzenin temellerini inşaya şimdiden başlayın. Bu paramparça olmuş bölgenin insanlarına, işleyen bir yönetişim yapısı kurmalarında ve bunu kalıcı hale getirmelerinde yardım edin.

Kürtler yakında bağımsızlık referandumuna gitmek suretiyle bu sorunu zorlayabilir. ABD böyle bir süreci desteklemelidir – ama tabii ancak ve ancak Bağdat’taki merkezi hükümetle varılan bir uzlaşma yoluyla gerçekleştirilirse. Özel görüşmelerimizde Irak’taki Sünni ve Şii liderlerden birçoğu bana, Sünni ve Kürt bölgesel yönetimlerini içeren konfederal bir Irak’a dayalı yeni bir anayasayı desteklediklerini söylediler. Suriye’de de geçiş sürecinin bir parçası olarak gevşek bir federal veya konfederal Suriye için benzer bir müzakerede bulunulmalı.

Parça[lı yapı]ları üniter devletler çatısı altında bir araya getirmeye çalışmak işe yaramayacaktır. ABD bunu Irak’ta denedi ve başarısız oldu. Artık İran da Irak’ta düzeni sağlayamaz hale geldi. Şiilerin ağır bastığı Irak Meclisinde geçen hafta yaşanan kargaşadan alınan ders işte buydu; zira bu, büyük ölçüde bir Şii-Şii iç kavgasıydı.

Önde gelen Iraklılardan biri dedi ki “İranlılar 2003’ten sonra Amerikalıların yaptığı hataların aynısını yapıyorlar. Aşırı ileri gittiler. Her şeyin üstesinden gelebileceklerini zannettiler. Ama Şii yekvücutluğu artık dağılıyor.”


Paramparça olan Ortadoğu’yu ıslah etmek bir nesil alacak. ABD, Avrupa, Rusya, Suudi Arabistan ve İran’ın –Suriye ve Irak halkıyla birlikte– geçen yüzyılın hatalarını, haksızlık ve adaletsizliklerini nihayetinde düzeltecek yeni yapılar üzerinde acilen düşünmeye başlamaları için vakit çoktan geldi de geçiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder