5 Haziran 2016 Pazar

D.IGNATIUS - ABD ORTADOĞU’YU DÜZELTEMEZ


JAMES CLAPPER’A GÖRE ABD ORTADOĞU’YU DÜZELTEMEZ

David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 10.5.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…) Amerikan milli istihbaratının yaklaşık altı yıldır başkanlığını yürüten 75 yaşındaki James Clapper (…) Washington’la muhtemelen pek de uyumlu olmayan bir bakış açısına sahip. Başkan Obama’nın ABD’nin Ortadoğu’yu tek taraflı olarak düzeltemeyeceği görüşüne açıkça destek vererek sürpriz bir şekilde dobra dobra bazı yorumlar yaptı.

Clapper, istihbarat servislerinin terörizme karşı işbirliği yapması gerektiği görüşünde. Nisan ayı ortasında Almanya’daki Ramstein Hava Üssü yakınında Avrupalı istihbarat servislerinin başkanlarıyla daha iyi bir istihbarat paylaşımının nasıl olacağını görüşmek üzere bir araya geldiğinde küçük bir ilerleme kaydedilebilmiş gibi görünüyor. Toplantının yapılması Beyaz Saray tarafından istenmiş ama kamuoyuna ilan edilmemişti.
(…)
Terör tehdidi Clapper’ın görev süresini gölgeledi. Eylül 2014’te verdiği bir mülakatta ABD’nin İslam Devleti tehdidini “hafife aldığı”nı kabul etti. ABD’nin şu anda bu hatayı tekrarlamadığını, yavaş yavaş radikalleri “gerilettiğini”, ancak bu yıl içinde İslam Devleti’nin Irak’taki ana karargahını büyük bir ihtimalle ele geçiremeyeceğini ve “onlarca yıl” devam edecek uzun vadeli bir mücadeleyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.

Pazartesi günü bana [İslam Devleti’yle ilgili olarak] dedi ki “Çok toprak kaybettiler. Çok sayıda savaşçısını öldürdük. Musul’u geri alacağız, ama bu uzunca bir vakit alacak ve oldukça pis bir iş olacak. Bunun mevcut yönetim iş başındayken olacağını sanmıyorum.”

Ona göre, Suriye ve Irak’ta radikaller mağlubiyete uğratıldıktan sonra dahi bu problem devam edecek. “Daha uzunca bir süre sürekli bir sindirme halinde olacağız” diye uyarıyor.

Clapper samimi bir şekilde “Bu konuda size bir cevabım yok” diyor ve ekliyor: “ABD olan biteni düzeltemez. [Ortadoğu’nun] yüzleştiği temel meseleler –yani aidiyetini kaybeden/yabancılaşan genç erkeklerden oluşan geniş bir nüfus kitlesi, yönetilemeyen topraklar, iktisadi meydan okumalar ve silahların mevcudiyeti– daha uzunca bir süre hallolamayacak.” Başka bir konuda şunu söylüyor: “Bir şekilde bizim gümüş iğneyi bulup ‘Kafdağı’nda bir şehir’ yaratacağımızı bekliyorlar.” Bu hiç de realist bir yaklaşım değil diyor ve problemin son derece karmaşık olduğu konusunda uyarıyor.

Clapper’a the Atlantic’te Jeffrey Goldberg’in makalesinde yer alan Obama’nın, ABD’nin eskisi gibi Ortadoğu’ya iktisadi açıdan ihtiyaç duymadığı, bölge problemlerini çözemeyeceği ve buna çabalarsa ABD’nin diğer yerlerdeki menfaatlerinin zarar göreceğine dair görüşlerini paylaşıp paylaşmadığını sorduğumda, Başkan’ın temel kötümserliğini destekleyerek “Katılıyorum” dedi. Ama şöyle bir açıklamada bulundu: “ABD’nin [bölgeyi] öylece terk edip gidebileceğini zannetmiyorum. ABD liderliği var olmaksızın da dünyada olaylar cereyan etmeye devam ediyor. Orada var olmalıyız – kâh kolaylaştırıcı kâh arabulucu kâh askeri birlik temini suretinde.”

Clapper diyor ki ABD, Milli Güvenlik Teşkilatında taşeron olarak çalışan muhalif Edward Snowden’ın ifşaatlarının istihbarat toplamaya ne denli zarar verdiğini hala tam olarak bilmiyor. “Hasar değerlendirmesinde oldukça ölçülüydük [Z.T.K. yani hasarı olduğundan daha az gösterdik demek istiyor]. Ama genel anlamda hasar çok” diyen Clapper, Snowden’ın ifşaatlarının terörist grupları “güvenlik konusunda oldukça bilinçli/uyanık” hale getirdiğine ve onların şifresi kırılamayan verilere hızla yöneldiklerine dikkat çekiyor. Ve diyor ki Snowden’ın ifşaatları bitmemiş olabilir: “Tahminler o ki (Snowden’ın) kendi seçeceği bir zamanda (ifşa edilmek üzere) emanet olarak üçüncü bir şahısta bekleyen daha pek çok belge var.”

Clapper daha yeni Asya gezisinden döndü. Anlattığına göre Güney Çin Denizi’nin askerileşmesi konusunda Çinli yetkililerle “gergin görüşmeler” yapmış. Tahminlerine göre Çin kısa bir süre sonra bu bölgede bir “hava savunma teşhis bölgesi” ilan edecek ve  hatta “bu yönde adım atmaya çoktan başlamış”.

Milli istihbarat başkanı olarak altı yıla yakın görev süresi boyunca neyi başardığını sorduğumda Clapper, ana görevinin emri altında çalışan 17 teşkilatın koordinasyonunu sağlamak olduğunu anlattı: “Bu makamın ortaya çıkmasının nedeni, istihbarat teşkilatları arasında entegrasyonu sağlamaktı. Eskisine göre bu bağlamda çok daha iyi bir durumdayız.”


Casusluk dünyasında bir kariyerin ardından Clapper diyor ki istihbarat işleri aslında temelde basittir; onu kuşatan siyaset, asıl karmaşık olandır. (…)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder