15 Mart 2016 Salı

Z.BAR'EL - NÜKLEER ANLAŞMANIN ARDINDAN İRAN VE İSRAİL'İN ABD’YLE SAVAŞI



İRAN, NÜKLEER ANLAŞMANIN ARDINDAN ABD’YLE SAVAŞI SÜRDÜRMEYE AHDETTİ – TIPKI İSRAİL GİBİ
Zvi Bar’el [İsrailli dış politika yazarı]
Haaretz, 21.7.2015

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(...)
Başbakan Netanyahu’ya göre nükleer anlaşma süresiz olmadığı müddetçe sadece bir kağıt parçasından ibaret. Sadece bu yıl içinde kasasına 100 milyar dolardan fazla para girecek, 5 yıl içinde gelişmiş silah sistemleri ithal edebilir hale gelecek ve terörü desteklemeye devam edecek olan İran, uluslararası alanda tanınır hale geldi böylece (...)
(...)
Bu durum aşırı sağdan aşırı sola siyasi yelpazenin tüm taraflarında çok derin bir kaygı uyandırmakta. Hayır, Netanyahu ABD’ye söyledi: “vicdanını rahatlatmak için bize para ve gelişmiş silahlar verme. Bu şekilde anlaşmayı telafi edemezsin.” Eğer bunun acısını çekeceksek, sonuna kadar çekeriz; eğer yenildiysek kendi yaralarımızı kendimiz sararız. Gücümüzün son damlasına kadar Kongre’de savaş vereceğiz; Şii devletle birlikte hükme imza atan (Sünni) Müslüman Amerikan Başkanı aleyhinde bir ithamname yazacağız. ABD İsrail’in güvenliğini ancak tek bir yolla sağlayabilir, o da anlaşmayı iptal ederek ve bu tarihi hatadan dolayı özür dileyerek.
(...) Biz her halükarda anlaşmaya imza koyanlardan değiliz ve hükümetimiz onu oybirliğiyle reddetmiş durumda. Bu defa şeytan ayrıntılarda saklı değil, her şeyin içinde.
Bütün dünyanın –sadece Arapça ve Farsça konuşanlar değil, aynı zamanda İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça ve Çince konuşanlar da dahil- bize karşı olduğunun ve İsrail’in düşmanlarla kuşatıldığının bundan daha iyi bir kanıtı olabilir mi. Niye mağlup olduğumuza dair bir araştırma komisyonu kurmaya hacet var mı? Çünkü bir mağlup değiliz; -sayımız az da olsa- cesaret ve kararlılıkla -çoğunluk ve güçlü olana karşı- ölümüne savaştık. Holokost’u, Chamberlain’i, Münih Anlaşması’nı ve hain Kuzey Kore’yi kaydettik; kız kardeşimiz Suudi Arabistan’la birlikte yürüdük ve Amerikan Kongresi’ne tehdit edici bir yol kenarı bombası yerleştirdik.
Ama Amalika ve Calut bizi yok etmek için güçlerini birleştirdi ve Tanrı tıpkı Holokost’ta olduğu gibi bizi bir kere daha terk etti. Biz ihanete uğradık, mağlup değiliz. Bu bizim Nakba’mız (Büyük Felaket).
Tapınağın yıkılmasında olduğu gibi İran’la nükleer anlaşma da Yahudi tarihini ikiye ayıracak: anlaşma öncesi ve anlaşma sonrası veya savaşçı Ya’alon’un söyleyeceği gibi “trajedi öncesi ve sonrası”. Zira anlaşma hukuki bir belgeden ulusal bir sembole dönüştü.
İsrail yurtseverliğinin nihai testi anlaşmaya muhalefet olacak. Tarih kitapları yeniden yazılacak; şairler hain Albion [Z.T.K. Britanya’nın eski Yunan’daki en eski adı] ve ikiyüzlü Amerika hakkında şiirler yazacak; Purim’de [Z.T.K. antik Pers İmparatorluğu'nda yaşayan Yahudilerin, Haman'ın onları öldürme planından kurtuluşunun anısına kutlanan bayramdır] çocuklar, Yahudilere zulmeden Amerikan Başkanı Obama gibi giyinecekler [Z.T.K. Purim geleneklerinden biri maskeli balo]. (...) İran’a karşı Amerikan silahlarımız ve operasyonel ve istihbari yeteneklerimiz var. İran’ı kendi ellerimizle mağlup edebiliriz, tabii ellerimizdeki kelepçeler çıkarılırsa.
Paradoks şu ki bu anlaşma İran ile İsrail’i birbirine yakınlaştırıyor. İran’ın Yüksek Dini Otoritesi Ali Hamaney “Amerika’ya karşı mücadelemiz anlaşmadan sonra da devam edecek” dedi. Netanyahu bunu daha veciz bir şekilde ifade edemezdi. Her ikisi de Batı’yı kendi ülkelerine karşı entrikacı olarak algılıyor. Ortadoğu’nun tek demokrasisinin liderinin mi yoksa Tahran’daki ayetullahların mı Obama’yı daha fazla aşağılayacağını kestirmek artık çok daha zor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder