26 Ocak 2016 Salı

Z.T.KOR - MURSİ’NİN İDAMI SİSİ’NİN İPİNİ ÇEKEBİLİR



MURSİ'NİN İDAMI SİSİ'NİN İPİNİ ÇEKEBİLİR
Zahide Tuba Kor
Yeni Şafak gazetesi, 4 Ağustos 2015



Mısır’da askerî darbenin ardından açılan trajikomik siyasi davalarda sona doğru yaklaşılıyor. Şimdiye kadar İhvan-ı Müslimin hareketinin lider kadrosu dâhil toplamda bini aşkın kişi, yeterli soruşturma yapılmadan ve adil bir şekilde yargılanmadan, akıllara ziyan suçlamalarla ve jet hızıyla, toplu olarak idam cezalarına çarptırılmış durumda.

Davalar, İhvan’ı ve diğer muhalif grupları halk nezdinde tamamen itibarsızlaştırmaya dönük bir algı operasyonu olarak nitelenebilir. Zira devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi başta olmak üzere İhvan yöneticileri; şiddeti teşvik ve kaos çıkarmaktan cinayete, (Hamas, Hizbullah, İran ve Katar’a) devlet sırlarını sızdırarak casusluktan hapishaneden firar etmeye, yargıya hakaretten görevi kötüye kullanmaya ve hatta tavuk çalmaya kadar akla hayale gelmez suçlamalardan mahkum edildiler. İsnat edilen her bir suçun ayrıntılarına inildiğinde çarpıtmaların boyutunu görüp de dehşete düşmemek elde değil. Tek bir polisin öldürülmesi ile ilgili davada birkaç günde 683 kişinin idama çarptırılması örneği üzerinden Mısır “adalet”inin hâl-i pür melalini ortaya koymakla yetinelim. 

ENTELEKTÜEL SERMAYEYİ HEDEF ALAN İDAM KARARLARI
Gelişigüzel yağdırılan idam cezalarından şimdiye kadar kimler nasibini almadı ki… İhvan’ın lider kadrosu ve mensuplarının yanı sıra listede İsrail’in Gazze saldırılarında hayatını kaybedenler, yıllardır hapishanelerde yatan mahkûmlar, saygın akademisyenler, din âlimleri, gazeteciler, insan hakları aktivistleri, öğrenciler, onlarca Filistinli ve bir de kadın var. Sünni dünyanın ilmî otoritelerinden Yusuf el-Karadavi; dünyaca tanınan siyaset bilimi profesörü İmad Şahin; 28 yaşındaki genç bir kadın akademisyen ve aktivist olan, Cumhurbaşkanlığı sırasında Mursi’nin uluslararası medya koordinatörlüğünü yürüten Oxford Üniversitesinden Sündüs Asım listenin dikkat çekici isimlerinden. İdam listesi, mahkemelerin ne kadar düzmece olduğunu ve davaların ne kadar özensizce yürütüldüğünü ele verdiği kadar Mısırlı-Filistinli, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden toplumdaki dinamizmin taşıyıcısı tüm kesimleri sindirme hedefini de yansıtıyor, üstelik ülkenin entelektüel sermayesini tüketme pahasına…

Peki, idam kararlarının apaçık hukuksuzluğuna rağmen verilen cezalar infaz edilir mi? Orta yolcu siyasal İslam’ın adeta IŞİD terörüyle bir tutulmaya kalkışıldığı şu günlerde bu soruya kesin bir dille hayır diyebilmek maalesef mümkün değil. Gelinen noktada idamların infazını engelleyebilecek belki de tek güç, uluslararası toplumdan yükselecek tepkiler ve uygulanacak baskılar. Ancak Cemaat-i İslamî liderlerinin Bangladeş’te idam cezaları bir bir infaz edilirken sessiz kalan uluslararası toplum, sıra Mısır’daki İhvan mensuplarına geldiğinde yine üç maymunları oynarsa şaşırmamak lazım. Darbeden bu yana Mısır’da yaşanan onca zulme rağmen dünyanın tepkisizliği veya çok cılız tepkisi, Sisi yönetiminin pervasızca adımlarına hep cesaret verdi. Bırakın ciddi bir baskıyı, hâlihazırda Abdülfettah es-Sisi, ülkesini ve Ortadoğu’yu içine düştüğü bataklıktan kurtaracak, radikal dincilerle mücadele ederek bölge barışına katkıda bulunacak bir kahraman olarak uluslararası alanda maddi-manevi destek görüyor. Bu durum, sadece bölgedeki baskıcı rejimlerin değil, uluslararası toplumun da ahlaki zeminde çöküşünün bir göstergesi. İşte bu noktada geçmişte darbelerle gelen idamların yol açtığı travmaları yakinen bilen Türk hükümetinin Sisi yönetimine ısrarla yönelttiği eleştiriler ve ikazlar aslında son derece önemli.

İDAM CEZALARININ İNFAZI TRAVMAYI DERİNLEŞTİRİR
İdam cezaları infaz edilirse darbeyle birlikte yaşanan travmaların izlerinin silinmesi neredeyse imkânsızlaşacak ve ülkede barışın ve istikrarın tesisi bir hayal olarak kalacaktır. Zira siyaset ve seçim sandığıyla meşru kanallardan değişim ümidine darbe vurulan, zulme karşı tepkisini barışçıl eylemlerle göstermeye kalkıştığında da kanla bastırılan genç nesillerin önünde boyun eğmekten ya da şiddete meyletmekten başka bir seçenek bırakılmamaktadır. Mevcut haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı sığınılacak/hak aranacak içte ve dışta herhangi bir meşru merciin kalmaması karşısında ümidini kaybeden ve zedelenen adalet duygusu karşısında devletine bağlılığını yitiren gençlerin IŞİD ve Beytü’l-Makdis gibi türevlerine savrulması işten bile değildir. Unutmayalım zulüm ve adaletsizlik, terörü besleyen ana kaynaktır. Öte yandan idamların infazı, kötü bir örnek teşkil ederek muhaliflerini sindirmeye çalışan diğer baskıcı rejimlere bir ilham kaynağı olacak ve bu durum bölgede halklar ile rejimler arasında yeni gerilimlere yol açacaktır.

MISIR İÇİN BEDELİ AĞIR OLUR
Tarihinin en zorlu sürecinden geçen İhvan’a gelince, sadece lider kadrosu değil, ikinci ve üçüncü derece isimleri ve kanaat önderleri de şu anda ya hapiste ya sürgünde ya da gizlenmektedir. Bir yol ayrımına giren teşkilatın yönetici kadrosu gençleşmekte; reformcu ve tedrici değişim çizgisini bırakarak daha devrimci bir pozisyon almaya çalışmaktadır. Bunca yaşanandan sonra bu kaçınılmazdır. Ancak nice badireler atlatarak teşkilatı bugünlere taşıyan tecrübeli lider kadronun idamı halinde, rejimin kışkırtmalarına karşı tabanı tutup gençleri aklıselime davet edecek âkil bir kadro kalmayabilir ve bunun bedeli, sadece İhvan değil Mısır için de ağır olabilir.

Eğer ülkesine huzur getirmek istiyorsa Sisi yönetiminin, toplumsal meşruiyetini artırıcı adımlar atmaktan başka bir şansı yok. Toplumun bir kesimini kâh rızayla ve propagandayla yanına çekmeyi kâh baskıyla sindirmeyi başarsa da karşısında korku duvarlarını daha 2011 yılında aşmış geniş bir kitle var. %60-70’i 30 yaş altı gençlerden oluşan 90 milyona yaklaşan nüfusu ile Mısır, adeta patlamaya hazır bir bomba. Mevcut mağduriyetleri ve adaletsizlikleri giderme yolunda hızlı, kalıcı ve samimi adımlar atılmadığı; dışlanan geniş kitlelere yeniden siyasal alanda kendilerini ifade imkânı tanınmadığı sürece ne bölgede ne de Mısır’da barış sağlanabilir. Mısır ordusunun içten kaynadığı, çöken ekonominin dış yardımlarla ayakta tutulmaya çalışıldığı, başta darbeyi alkışlayan kitlelerin baskılar karşısında kendisinden uzaklaştığı bir süreçte idamların infazı ve bunun yol açacağı infial, Sisi’nin ipinin çekilmesinde sonun başlangıcı olabilir. Umarız aklıselim galip gelir de idamların infazından vazgeçilir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder